Çalışanların işyerlerinde karşılaştıkları sorunları çözmek, onların çıkarlarını savunmak, çalışmadan kaynaklı ulusal ve uluslararası yasalar ve sözleşmelerde tanımlı haklarını geliştirmek için kurdukları yapılara sendika denir. Çok genel tanımıyla sendikaların ekonomik ve sosyal haklarımızı savunduğunu söyleyebiliriz.
Ekonomik haklarımızın başında ücret hakkı gelir. Sendikalar yaptıkları toplu sözleşmelerle üyelerinin ücretlerini yükseltmeye çalışırlar. Ücret mücadelesi önemlidir, çünkü çalışanların büyük bir bölümünün ücretten başka geliri yoktur. Bu gelir, sendikasız işyerlerinde işverenlerin iradesine, keyfi uygulamalarına konu olur, ücret artışlarının ve sosyal hakların ne zaman kimlere yapılacağını işverenler belirler. Sendikalı işyerlerinde toplu sözleşmelerde bir standart sağlanır.
Toplu sözleşmeler aynı zamanda sosyal metinlerdir. İşyerinde kadın-erkek eşitliğinin sağlanmasında, kadına yönelik ayrımcılık başta olmak üzere her türlü ayrımcı uygulamaların ortadan kaldırılmasında toplu sözleşmelerin rolü büyüktür. Fakat Türkiye sendikalarında bir ya da iki istisna haricinde toplu sözleşmelerin bu yönü dikkate alınmaz.
Çalışma sürelerinin yasalarca belirlenen saatin üzerine çıkmamasını sağlamak, fazla mesai hallerinde, mesai ücretlerinin yasalara uygunluğunu denetlemek de sendikanın görevleri arasında yer alır.
Sağlık, emeklilik hakları ile güvenli iş yerlerinde çalışmak yine sözleşmelerle garanti altına alınabilir.
Üye çalışanların işten atılması durumunda, sendika devreye girerek onların haklarını korur.
Sendikalar toplumsal cinsiyet açısından nötr gibi görünürler, fakat işçi sınıfının “genel” çıkarları olarak tanımlanan çıkarlar, kuruluşlarından itibaren tüm işçilerin çıkarları değildir. Çekirdekte bulunan bir grup sanayi işçisinin çıkarıdır ve bunlar da genellikle erkek işçilerdir.
Gerek örgüt olarak üzerinde hareket ettikleri zemin- kadın- erkek işgücü ayrımının olduğu, cinsiyetçi emek piyasaları- gerekse erkek merkezli hiyerarşik örgütlenme yapı ve mekanizmalarıyla yeniden üretilen cinsiyetçilik nedeniyle sendikalar kurum olarak cinsiyetçi örgütlerdir.
Bunun bilincinde olan sendikalar, kadın-erkek eşitliği ve toplumsal cinsiyet çalışmaları aracılığıyla sendika içinde ve dışında cinsiyetçiliğe karşı mücadele edip, toplumsal cinsiyet temelli sendikal demokrasinin geliştirilmesini sağlamaya çalışırlar.
Kadınsanız, toplum içinde ezilen cinsiyet kimliği ve cinsel yönelime sahipseniz sendikanızı kendi talepleriniz doğrultusunda tutum almaya, sendikanın tüzük, program ve delegasyonunda, aldığı tüm kararlarda, toplumsal cinsiyet eşitliğini gözetmeye zorlamanız gerekir. Bu, sizin o sendikaya üye olmanızdan ve üyelik aidatı ödemenizden kaynaklanan en doğal hakkınızdır.
- Bu soruyu hazırlayan Necla Akgökçe’ye teşekkür ederiz.