Özel İstihdam Büroları (ÖİB) aracılığıyla geçici iş ilişkisi kurulması girişimi sendikaların ve kadın hareketinin itirazlarına rağmen 2016’ının Mayıs ayında çıkarılan 6715 sayılı kanunla yasalaştı. KEİG olarak henüz yasalaşmadan önce, 2015 yılında hazırladığımız bir raporla eleştirilerimizi dile getirmiştik. ÖİB’lerin mevcut durumu, kadın istihdamı üzerindeki kısa dönemli sonuçlarını değerlendirmek için henüz yeterli veriler sunmasa da, bu konunun kadın istihdamıyla ilişkisinin önemini vurgulamaya devam etmek ve mevcut durumu göstermek için politika metni hazırladık.
Öne çıkan bazı noktalar:
– Çalışma yaşamını güvencesizleştirmeye ve esnekleştirmeye yönelik 2000’li yıllardan günümüze değin artarak devam eden yasal ve kurumsal değişim sürecinin, kadınları daha fazla çocuk doğurmaya teşvik eden ve kadını esas olarak aile içinde analık rolüyle tanımlayan kamu politikalarıyla birleşmesiyle ortaya çıkan tablo son derece olumsuzdur.
– Özel İstihdam Bürolarıyla geçici iş ilişkisinin kurulması da istihdamın güvencesizleştirilmesi ve esnekleştirilmesi sürecinin son adımlarından biridir.
– Yeni yasaya göre, ÖİB artık sadece iş arayan ile işçi arayan arasında aracılık yapmayacak. Bunun yanı sıra, talep eden firmalara kiralamak üzere işçi istihdam edebilecek.
– Yasada, özel koruyucu düzenlemeler olmadığı takdirde, işçinin ücretini aldığı işvereninin ayrı, talimatlarını yerine getirmekle yükümlü olduğu firmanın ayrı olduğu bu üçlü iş ilişkisi içindeki en zayıf taraf olacağını öngörebilmek için ülkemizde uzun süredir yürürlükte olan taşeron çalışmaya bakmak yeterlidir.
– İşçi ile ÖİB arasında kurulacak geçici iş sözleşmesinin niteliği, belirsizdir.
– Geçici iş ilişkisinin yasada sayılan hallerle sınırlı kalması, işyerinde norm haline gelmemesi için öngörülen sayı ve süre sınırları açısından ise, denetim ve yaptırım mekanizmaları yetersizdir.
– Söz konusu düzenleme ile ÖİB’ler aracılığıyla geçici iş ilişkisi kurularak istihdam edilecek işçilerle diğer işçiler arasında ekonomik ve sosyal haklarda eşitsizlikler yaratılmıştır.
– Düzenlemelerin kamuoyuna sunulma ve tartışılma sürecinde, kadının annelik rolünün ön plana çıkaran, çalışma yaşamındaki konumunu ikincilleştiren, geleneksel toplumsal cinsiyet rollerini olumlayan bir politik söylem kurulmuştur.
– Kadın yoğun sektörler öncelikli olmuştur.
– Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın konuyla ilgili bir soru önergesine verdiği cevaba göre, 2016 yılı sonu itibariyle faaliyette olan Özel İstihdam Bürosu sayısı 457 olup, 2004-2016 yılları arasında ÖİB’ler aracılığıyla 305.122 kişi istihdam edilmiştir.
Ancak ÖİB aracılığı ile geçici iş ilişkisinin kadın istihdamı üzerindeki kısa dönemli somut sonuçlarına dair değerlendirme yapmak için henüz yeterli veriye sahip değiliz. Yasaya göre, ÖİB’lerin faaliyetlerine ilişkin ayrıntılı verilerin belirli periyodlarla Türkiye İş Kurumu’na iletmesi öngörülmüş. Buna karşın, Türkiye İş Kurumunun konuyla ilgili yıllık istatistikleri hem yetersiz hem de güncel olmaktan uzaktır.
– Geçici iş ilişkisi kamuoyuna, iş ve aile yaşamını uyumlulaştırmaya ve kadınlar gibi çalışma yaşamındaki dezavantajlı kesimlerin istihdamını arttırmaya yönelik sihirli bir formül gibi sunulmuş olsa bile, bahsedilen her iki amaca da hizmet etmekten uzaktır. Dahası, aksi yönde etkide bulunma ihtimali daha yüksektir.
– ÖİB’lerin henüz kamu sektöründe faaliyetleri yasaklı olsa da, geçici iş ilişkisinde olduğu gibi bu yasağın kaldırılması yönünde de ciddi bir istek ve ısrar bulunduğu göz önüne alınırsa, kadınlar açısından güvenceli ve özel sektöre göre insana yaraşır nitelikler taşıyan kamu istihdamının büyük darbe yiyeceği ve genel olarak kadın istihdamının günümüze değin olmadığı ölçüde zarar göreceği öngörülebilir.
KEİG Platformu
30 Aralık 2017