30 KASIM 2015, İSTANBUL
KEİG Platformu, 30 Kasım’da özel istihdam büroları ile ilgili hazırladığı son raporu konuşmak üzere gazetecilerle bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantıda ayrıca, Platformun Ekim ayında düzenlediği Çalışma Yaşamında Kadınlar isimli forumdan da aktarım yapıldı.
İstanbul’da Cezayir Restoran’da düzenlenen toplantıda, KEİG Platformu’nun özel istihdam büroları ve geçici iş ilişkisini kadınlar açısından inceleyen son raporu gazetecilerle paylaşıldı. Raporu hazırlayan Handan Çağlayan sunumuna, hem raporun hazırlık aşamasında gerçekleşen Ankara katliamında öldürülenleri hem de geçtiğimiz gün öldürülen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’yi anarak başladı. Çağlayan, sunumda kadın istihdamının arttırılmasına yönelik hükümetler tarafından kadın girişimciliği ve esnekliğe odaklanıldığını belirtirken, her ikisinin de kadın istihdamının arttırılmasında bir çözüm sunmadığını vurguladı. Çağlayan, Türkiye’de on yılı aşkın süredir faaliyet yürüten özel istihdam bürolarının tarihini aktarırken, bu büroların pratikte nasıl işlediği ve kadın istihdamına etkisini tartışmaya açtı.
Özel istihdam bürolarının tarihi ve yasal çerçevesi
Raporun Esneklik başlıklı ilk bölümünde Türkiye’de 1980’li yıllardan itibaren görülen esnekleşme eğilimi ve bu doğrultuda işgücü piyasasında çalışanların aleyhine yaşanan radikal değişikliklere değiniliyor. Özel İstihdam Büroları isimli ikinci başlıkta, bu büroların tarihi, konuya ilişkin uluslararası çerçeve bağlamında ILO sözleşmeleri ve AB yönergeleri, büroların çeşitleri ve küresel ölçekte sahip olduğu sektörel özellikler aktarılıyor.
Üçüncü bölümde ise özel istihdam büroları ve geçici iş ilişkisine dair savunu ve eleştirilere yer veriliyor. Piyasa ve işveren yanlı savunularda genel olarak işsizliğe çözüm, ülke ekonomisine katkı, iş ve aile yaşamını uyumlaştırma konuları ön plana çıkarılırken; işçi örgütleri tarafından dile getirilen eleştirilerde ise büroların yeni istihdam yaratmadığı, uzun vadede işsizliği azaltıcı etkisi olmadığı, güvencesizlik ve belirsizliği kalıcı hale getirdiği konuları vurgulanıyor.
Türkiye’de durum: Hükümet ve işveren istiyor, işçi örgütleri itiraz ediyor
Dördüncü bölümde Türkiye’de özel istihdam büroları ve geçici iş ilişkisinin durumu inceleniyor. Faaliyetleri daha eskiye dayansa da özel istihdam bürolarının yasal olarak tanınıp bir statüye kavuşturulması 2003 yılına denk düşüyor. İŞKUR’un denetimine tabi olan büroların faaliyetleri aracılık, faaliyet alanı ise özel sektörle sınırlanmış bulunuyor. Dolayısıyla, mevcut haliyle yasalar büroların geçici iş ilişkisi kurmasına izin vermiyor. Buna karşılık, Hükümet ve işveren örgütleri yasadaki ilgili maddenin değiştirilmesini savunurken, işçi sendikaları taslaklar üzerinden yapılmaya çalışılan değişikliklere itirazlarını dile getiriyor.
Raporda ayrıca, Mecliste beklemekte olan Ailenin ve Dinamik Nüfus Yapısının Korunması Yasa Tasarısı ile bu büroların özellikle kadınları hedeflediği, bunun altında ise doğurganlığı arttırma ve geçici iş ilişkisinin önündeki engelleri ortadan kaldırma amacının taşındığı vurgulanıyor.
Bürolar kadınları vasıfsız işlere yönlendiriyor
Haziran 2015 itibariyle 28 ilde sayısı 482’yi bulan özel istihdam büroları Türkiye’de on yılı aşkın süredir faaliyet yürütüyor. Çoğunlukla 20-34 yaş aralığındaki gençleri işe yerleştiren bürolar aracılığıyla iş bulanların yüzde 34’ünü kadınlar oluşturuyor. Yaş ve cinsiyet açısından oranlar dünya ile benzerlik gösterirken, eğitim açısından durum farklılaşıyor. Dünya genelinde orta ve düşük eğitimliler ağırlığı oluştururken Türkiyede üniversite düzeyinde eğitim almış olanlar oluşturuyor.
Bürolar aracılığıyla iş yerleştirilen kadınların yarısından fazlası (% 56) genç ve eğitimli bir profile sahipken, kendileriyle aynı pozisyonda çalışan erkeklere göre eğitim seviyelerinin daha yüksek olması dikkat çekiyor. Ayrıca, kadınlar genel olarak büro işleri, temizlik, satış elemanlığı, müşteri danışmanlığı, çocuk bakımı gibi nitelik gerektirmeyen ya da düşük nitelikli işlerde istihdam ediliyor. Temizlik ve bakım ile ilgili işlerde daha çok orta yaş üstü ve düşük eğitim düzeyine sahip kadınların yoğunlaştığı görülüyor.
Rapordan çıkan tespitler ve öneriler
Raporda, büroların kadın istihdamında şu anda bir etkisi olmasa dahi gelecek için bir tehlike barındırdığı ifade ediliyor. Tespit ve talepler şu şekilde sıralanıyor:
* Mevcut esneklik uygulamaları güvenceye kavuşturulmalı; daha fazla esnekliğe ve geçici iş ilişkisine
* Güvencesiz esneklikten en fazla kadınlar zarar görüyor ve görecek!
* Kayıt dışılık mevcut koruma önlemlerini dahi geçersiz kılıyor!
* Göçmenler de risk altındadır!
* Yasa tasarıları “geçici istihdama evet koruma düzenlemelerine hayır” yaklaşımını yansıtıyor. Sosyal diyalog dikkate alınmıyor!
* Geçici iş ilişkisine karşı çıkan sendikalara ataerkil uzlaşma teklif ediliyor!
* Geçici iş ilişkisi sendikaları daha da zayıflatacak!
* İş ve aile yaşamının uyumlulaştırılması bahane. Amaç, özel istihdam büroları aracılığıyla geçici iş ilişkisinin önünü açmak!
* Geçici çalışma virüsü kamuya bulaştırılmak isteniyor!
* Bu virüs güvenceli kadın istihdamını tehdit ediyor!
* Geçici iş ilişkisinin hedef kitlesi genç işsizler; müstakbel mağdurları ise orta yaş ve üstü işsizler!
* Geçici istihdam büroları kadın istihdamı açısından çözüm değil tuzaktır!
* Geçici çalışma değil, bakım yükümlülüklerinin paylaşılmasını istiyoruz!
Beyaz yakalı kadınların çalışma yaşamındaki deneyimleri
Toplantının ikinci bölümünde Meltem Arıoğlu Pultar, KEİG Platformunun Ekim ayında düzenlediği Çalışma Yaşamında Kadınlar forumunu özetleyerek çıkan talep ve çözüm önerilerini paylaştı. Oldukça farklı meslek gruplarından kadınların ilgi göstermesinin, kadınların bir araya gelerek konuşmaya, deneyimlerini paylaşmaya ihtiyaç duyduklarını gösterdiği aktarıldı. Forumda, iş yerinde cinsiyete dayalı ayrımcılık, iş yaşam dengesi, iş yerinde performans değerlendirmesi, teknoloji alanında kadınlar ve dayanışma ağı oluşturma temalarına ayrılan gruplar olduğu belirtildi. Beyaz yakalı kadınların ağırlıklı olarak katıldığı forumun en önemli kazanımlarından birinin de bugüne kadar kadın hareketi içinde olmayan kadınları bir araya getirmesiyle yeni ve yaratıcı çözüm önerilerini de ortaya çıkarması olarak belirtildi.
Forumda çıkan sonuçlardan yola çıkarak, beyaz yakalı kadın çalışanların karşılaştığı cinsiyetçi ve ayrımcı uygulamalar şu şekilde özetlendi:
* Gebelik ve doğum kadınların işe devam etmesi ve terfi olanaklarını olumsuz etkiliyor.
* Uzun çalışma saatleri kadınlarda tükenmişlik sendromu, yetersizlik hissi ve öfke yaratırken ilişkileri olumsuz etkiliyor.
* Medeni durum, kadınlar için her durumda olumsuz değerlendirmenin bir gerekçesi oluyor.
* Teknoloji alanındaki işlerde mesai saati kavramı olmaması kadınlar için zorlayıcı oluyor.
* Dayanışma işverenler tarafından istenmiyor ve engelleniyor.
Tüm bu konularda çalışmaya devam edileceği vurgulanırken, forumda oluşturulan iletişim ağı üzerinden kadınların örgütlenmeye devam ettiği vurgulandı.