KEİG Platformu tarafından düzenlenen Özel İstihdam Büroları ve Geçici İş İlişkisinin Kadın İstihdamına Etkileri isimli panel 19 Ekim Pazartesi günü İstanbul’da yapıldı. Platformun konuyla ilgili hazırladığı araştırma raporunun paylaşıldığı toplantıda Türkiye’de ve uluslararası alandaki deneyimler tartışmaya açıldı.
keig.org’un haberine göre, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Konferans Salonu’ndan düzenlenen toplantının açılış konuşmasını KEİG Platformu’ndan Serap Güre ve Uluslararası Çalışma Örgütü/ ILO Türkiye Direktörü Numan Özcan gerçekleştirdi. Güre, Platformun 2007 yılından beri yürüttüğü çalışmaları ve bu konuda bir panel yapma ihtiyacının nasıl doğduğunu aktardı. Özcan ise, özel istihdam bürolarının durumuna genel olarak değinirken, ILO’nun konuya yaklaşımını özetledi.
İlk oturumun kolaylaştırıcılığını KEİG Platformu kurucularından ODTÜ öğretim üyesi Prof. Dr. Yıldız Ecevit yaptı. Konuşmacılar sunumlarına başlamadan 10 Ekim’de Ankara’daki bomba patlamasında hayatını kaybedenleri anarken, barış sesini yükseltmenin önemine vurgu yaptı. İlk sunumda Kocaeli Üniversitesi’nden Doç. Dr. Aziz Çelik, özel istihdam bürolarının ortaya çıkışını ve Türkiye’deki yasal statülerini aktardı. İŞKUR’un tekelinde olan kamusal iş bulma yükümlülüğünün, özel istihdam büroları yoluyla ödünç iş ilişkisi, yani işçi kiralamaya döndüğünü belirten Çelik, bu büroların 2003’ten sonra yasal statü kazandığını ifade etti. Bu büroların klasik iş sözleşmelerinin özelliklerini değiştirdiğini aktaran Çelik, işçi ile işveren arasında gerçekleşen bildiğimiz iş ilişkisi yükümlülüklerinin tartışma konusu haline geldiğini vurguladı. Çelik ayrıca, şu andaki mevzuata göre işçiden ücret talep etmemesi gereken bu büroların yasaya uygun davranmadığını ve Türkiye için yaklaşan bir tehlike olduğunu ifade etti.
“Bürolar kadınları vasıfsız işlere yönlendiriyor”
İkinci sunumu gerçekleştiren Kadın Emeği Çalışan Feminist Araştırmacılar/ KEFA üyesi Handan Çağlayan, KEİG Platformu’nun konuyla ilgili hazırladığı araştırma raporunu açıkladı. Öncelikle Türkiye’de kadın istihdamının durumuna değinen Çağlayan, 2000’li yıllardan itibaren hükümetlerin konuyla ilgili çözümünün esneklik ve kadın girişimciliğine odaklandığını belirtti. Türkiye’de on yılı aşkın süredir özel istihdam bürolarının faaliyette olduğunu söyleyen Çağlayan, bu bürolar aracılığıyla iş bulanların % 34’ünü kadınların oluşturduğunu aktardı. Bu kadınların yarısından fazlasının (%56) genç ve eğitimli olduğunu ifade eden Çağlayan, nitelik gerektirmeyen işlerde istihdam edildiklerini de vurguladı. Çağlayan ayrıca, kadınların kendileriyle aynı pozisyonda çalışan erkeklere göre eğitim seviyesinin daha yüksek olduğunu ifade etti. Ailenin ve Dinamik Nüfus Yapısının Korunması Yasa Tasarısı ile bu büroların özellikle kadınları hedeflediğini belirten Çağlayan, kadın istihdamında şu anda bir etkisi olmasa dahi gelecek için bir tehlike barındırdığını söyledi.
Son sunumda Petrol-İş Sendikası’ndan Kadın Dergisi Editörü Necla Akgökçe, özel istihdam bürolarıyla ilgili Türkiye’deki sendikaların çalışmalarını aktardı. Kadın hareketinin konuyla ilgili çalışmalarını da anlatan Akgökçe, kadın çalışmalarının sendikaların genel politikalarına yedirilmediğini ifade etti. Sendikaların erkek egemen yapılar olduğunu belirten Akgökçe, konuyla ilgili şu ana kadar yapılan çalışmalar önemli olsa da, bu büroların özellikle kadınlara yöneldiği son dönemde sendikaların bu çalışmaları devam ettirmesinin önemini vurguladı.
“Bürolar toplu sözleşmelere yanaşmıyor”
İkinci oturumun kolaylaştırıcılığını KEİG Platformu kurucularından İTÜ öğretim üyesi Doç. Dr. İpek İlkkaracan yürüttü. İlk sunumu gerçekleştiren ILO yetkilisi Valerio De Stafano, özel istihdam bürolarının ortaya çıkışını ve ILO’nun konunun başından beri yürüttüğü çalışmaları aktardı. Konuyla ilgili çıkarılan 181 No’lu sözleşmeyi ve uygulamalarını çeşitli dünya örnekleri üzerinden aktaran Stefano, bu bürolar yoluyla çalışacak işçilerin bir ülkede çalışan diğer işçilerle aynı haklara sahip olması gerektiğini vurguladı. İkinci sunumda CIETT Türkiye Temsilcisi Melda Özkan, dünyadaki en büyük 16 özel istihdam bürosunu bir araya getiren bu derneğin çalışmalarını aktardı.
Son sunumda ise IndustriALL Genel Sekreter Yardımcısı Monica Kemperle, özel istihdam bürolarının ortaya çıkışı ile iş hukukunun uygulanmadığını ve çalışma koşullarının daha sorunlu hale geldiğini belirtti. Bu büroların toplu iş sözleşmesi yapmaktan kaçındığını, çünkü esnekliklerini kaybetmek istemediklerini ifade eden Kemperle, bürolar yoluyla çalışanların daha düşük ücretlerle ve güvencesiz çalıştığını aktardı. Kadınların bu bürolar yoluyla kendi vasıflarının altında işlerde çalıştırıldığını vurgulayan Kemperle, kadınlara karşı herhangi bir sorumlulukları da olmadığını aktardı. Kemperle, kadın- erkek arasındaki eşitsizliğin, ücret uçurumunun hala devam ettiğini ifade ederken işgücü piyasasındaki konumlarının iyileştirilmesi gerektiğini vurguladı.
Çeşitli kamu kurumları, sivil toplum örgütleri ve kadın örgütlerinden katılımcıların olduğu panelde, her iki oturumun ardından tartışma bölümleri yer aldı. Bu bölümde katılımcılar özel istihdam bürolarına dair deneyim ya da önerilerini aktarırken, Türkiye’de yeni çalışılmaya başlanan bu konuyu çeşitli boyutlarıyla tartışmaya devam etmenin önemi vurgulandı.
* Bu haber, 22 Ekim 2015’de Mülkiye Haber‘de yayımlanmıştır.