Doğum sonrası yarı zamanlı çalışmayı düzenleyen yasa neler getiriyor?
3 Ekim 2016
Yine bir gazete haberi ve yine bir müjde: “Anneye her ay 823 TL maaş”[1]. Sadece bu başlık çerçevesinde düşünüldüğünde çocuk sahibi olan her kadına maaş bağlanacağı yanılgısına kapılmak mümkün. Ancak haberin içeriğine baktığımızda aslında 10 Şubat 2016 tarihli 6663 sayılı torba yasa ile düzenlenen ve doğum yapan kadınlara ilk çocukta 2, ikinci çocukta 4 ve üçüncü çocukta 6 ay yarı zamanlı çalışma ve tam maaş alma hakkı veren maddeden bahsedildiğini görüyoruz. Haberde bahsi geçen 823 TL, aslında yarı-zamanlı çalışma karşılığı olarak ödenecek yarım maaşın üstüne konulan devlet katkısı. Öncelikle, yasanın uygulanmaya başlaması için çıkarılması gereken yönetmelik henüz çıkarılmadığı için üzerinden aylar geçmiş olmasına rağmen kadınların kısıtlı da olsa bu haktan hala yararlanamadığının altını çizmekte fayda var.
Diğer taraftan ilk bakışta en azından olumsuz görülmeyebilecek bu uygulamanın detaylarını incelediğimizde ciddi hak kayıpları olduğunu fark ediyoruz. Yarı-zamanlı çalışma hakkını elde etmek için son üç yılda 600 gün prim yatırılmış ve haftalık 45 saat çalışma süresinin yarısı kadar fiilen çalışılmış olması gerekiyor. Türkiye’de çalışan kadınların oranının düşüklüğü bir yana, istihdam içerisinde yer alan kadınların neredeyse yarıya yakını kayıt-dışı çalışıyor. Haziran 2016 TÜİK verilerine göre kadınların %33’ü çalışırken, bu çalışmanın %45,5’i kayıt-dışı.[2] Diğer taraftan istihdamın sürekliliği de ayrı bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla son üç yılda 600 gün prim yatırmış olma şartı, çalışan kadınların yalnızca küçük bir bölümünü kapsıyor.
Öte yandan Sosyal-iş Sendikası’ndan Onur Bakır’ın belirttiği gibi düzenleme asgari ücretle çalışan kadın için avantajlı olarak nitelendirilebilecekken, net ücreti 1647 TL’den fazla olanların eline geçen toplam ücretin düşmesine yol açacak. Mesela maaşı 3000 TL olan bir kadının alacağı yarım maaş 1500 TL ve 823 TL devlet katkısıyla beraber toplamda 2323 TL’ye düşecek. Yani reklamı yapıldığı gibi yarı-zamanlı çalışma ve tam maaş, gerçeği yansıtmıyor.[3] Ayrıca yarı-zamanlı çalışan kadının çalıştığı süre, emzirme izninden de düşülecek.
Üzerinde durulması gereken diğer bir nokta ise işverenin çalışma süresi içerisinde olması gerektiğinden çok daha fazla iş yükünü çalışana yükleyerek işi yoğunlaştırması ihtimali. Bir başka ifadeyle, yarı-zamanlı çalışma herkes için yarı süreyle çalışma anlamına gelmeyebilir.
Müjde gibi yeniden önümüze getirilen bu düzenleme hem kadınlar arasında eşitsiz bir durum yaratıyor hem de yararlanan kadınların hak kaybına uğramasına neden oluyor. Getirilen bu düzenlemeyi son yıllarda iyiden iyiye kendisini hissettiren, aileyi temel alan politikalardan ayrı düşünemeyiz. Çocuk sayısına bağlı olarak artan yarı-zamanlı çalışma ile hükümetin kadınları çalışma hayatına katmak yerine doğurganlığı özendirmeyi amaçladığını söylemek yanlış olmayacaktır.
KEİG Platformu olarak uzun zamandır kadınların tam zamanlı insana yakışır çalışma şartlarına sahip işlerde çalışabilmesi için mücadele ediyoruz ve bakım sorumluluğunun kadınları yalnızca çalışma değil toplumsal hayatın hiçbir alanından alıkoymaması için ücretsiz/düşük ücretli, anadilde, ulaşılabilir ve kaliteli çocuk bakım alternatiflerinin geliştirilmesi gerektiğini savunuyoruz. Ayrıca “bakım sorumluluğu yalnızca kadınların değil erkeklerin de sorumluluğudur” diyoruz. Bakım yükümlülüğünün paylaşımında her iki ebeveynin de eşit rol alabileceği olanaklar yaratılmadığı sürece cinsiyet eşitsizliğinin ortadan kaldırılmasında olumlu bir adım atılması mümkün olmayacaktır. Dolayısıyla da kadınlar, toplumsal hayatın kıyısında kalmaya devam edecektir.
[1] “Anneye her ay 823 TL Maaş”, Hürriyet Gazetesi, 19 Eylül 2016, http://www.hurriyet.com.tr/anneye-her-ay-823-tl-maas-40226243
[2] TÜİK 2016 Haziran işgücü verileri, http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=21573
[3] Yine aynı yazıda altı çizildiği üzere yönetmelikte gerekli önlem alınmazsa yarı zamanlı çalışanların sigortaya bildirilen gün sayısı uygulaması dolayısıyla haftada 22,5 saat çalışan bir kadın için işveren 15 değil 13 gün sigorta primi ödeyecek. Devlet katkısında da bu süre dikkate alındığından devletin ödediği miktar da 13 gün üzerinden hesaplanacak. Yani gelirin daha da düşmesinin yanı sıra her ay için 4 gün de eksik prim ödemesi söz konusu olduğundan sağlık hizmetlerinden faydalanabilmesi için kadın çalışan eksik günlerini prim ödeyerek tamamlamak durumunda kalacak.