İşsizlik oranlarının çok yüksek olduğu ülkemizde, çoğu kez işçi de çaresizlikten bu koşullarda çalışmayı kabul ettiğinden ve devlet denetimlerinin yetersiz, güdük kalmasından dolayı kayıt- dışı çalışma yaygındır. İnşaat sektörü haricinde, mevsimlik tarım işleri ve ev hizmetleri, kendi hesabına çalışma veya ev eksenli çalışma gibi kadın alanları ve çalışma biçimlerinde ise bu çalışma neredeyse kural haline gelmiştir. Kadınların ağırlıklı olarak çalıştığı küçük işletmelerde de kayıt dışı çalışmaya sık rastlanır. Özel istihdam büroları yasası ile de kayıtdışı çalışma, devlet denetiminin dışına çıkarılarak, bütünüyle özel istihdam bürolarına devredilmiştir.
Normal şartlar altında düzenli ve sürekli bir işe girdiğinizde, ilk günden itibaren sigortalı olmanız gerekir. 5510 Sayılı Kanunun 7. Maddesi’nde düzenli işçinin yanı sıra stajyer, bursiyer ve mesleki eğitim alanlar için de sigortalılığın esas olduğu belirtilir. Aynı yasanın 8. Maddesi’nde işverenin sorumluluğu şöyle tanımlanır: “İşverenler, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılan kişileri, 7.nci maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sigortalılık başlangıç tarihinden önce, sigortalı işe giriş bildirgesi ile Kuruma bildirmekle yükümlüdür.”
Yani işveren sizi kayıtdışılığa zorlayamaz. Kayıtdışı çalıştırmanın işverenler açısından hayli yüksek bir cezası vardır. Sigortasız işçi çalıştırmaya SGK’nın verdiği cezalar asgari ücrete bağlı olarak oluşturulmuştur.Dolayısıyla bu cezalar, asgari ücretin yükselmesi ile artar. Sigortasız işçi çalıştıran işveren 1 yıl içinde asgari ücretin 38 katı ceza öder. İşveren işletme defteri tutuyorsa bu ceza asgari ücretin 28 katıdır. Bu cezalar ücretin bankaya yatırılıp yatırılmamasına, kıdem ve ihbar tazminatı hakkının doğmasına, primlerdeki gecikme zammına bağlı olarak artar. Bunun dışında iş kazası geçirilmişse bu sürede bunun maliyeti de işverene yüklenir.
*Bu soruyu hazırlayan Necla Akgökçe’ye teşekkür ederiz.