Kadınların Ekonomik Hakkı Olarak Nafaka

Son günlerde kamuoyunda ses getirmeye çalışan/başlayan ve kendilerine süresiz nafaka mağduru diyen bir erkek kitlesi var. Nafaka sadece kadınlara verilen bir hakmış, kadınlar aldıkları nafakalarla “lüks içinde” yaşıyorlarmış, ölene kadar nafaka alıyorlarmış gibi yanlış bilgilerle kadınlara ve kadın örgütlerine bir saldırı yürütüyorlar.

Nafaka konusunda çıkan bu gürültü elbette tesadüf değil; kadınların her türlü hakkına saldırının bir parçası olarak kadın düşmanlığını körüklemenin bir aracı olarak işliyor. Kadınların çoğunun şiddet, işsizlik, yoksulluk ve emek sömürüsü kıskacında yaşamaya itildiği ve hayatta kalmaya çalıştığı bir ülkede, bu saldırı kadınları ve kadın örgütlerini daha açık bir hedef haline getiriyor.

Nafaka hakkına dair bilinçli çarpıtmalar ve gerçekler hakkında birçok yazı yayımlandı. Kadın örgütleri, çeşitli barolar, aktivistler işin toplumsal, ekonomik ve hukuki boyutunu aydınlatan çeşitli çalışmalar yayımladılar.[1] Ayrıca kadınların nafaka hikâyelerinin toplandığı bir blog da açıldı.[2]

Nafaka yalnızca kadınların değil, boşanma sonrası ihtiyaç duyduğu tespit edilen tüm kişiler içindir. Ancak nafakayı en çok kadınlar alıyor. Neden? Her şeyden önce cinsiyetçi iş bölümü çerçevesinde, kamusal erişilebilir bakım hizmetlerinin yokluğunda ve “çocuğa en iyi annesi bakar” yargısı ve baskısıyla kadınların kendilerini aile bakımına, özellikle de çocuk bakımına vakfetme zorunluluğu en temel gerçeklik olarak karşımızda duruyor.

Tam da bununla bağlantılı olarak, kadınların istihdama ve işgücüne katılımı düşük oluyor; çalışmaları önünde bu ve bununla birlikte onlarca engel oluşturuluyor. Kadınların en az yüzde 55’inin işgücüne katılamama nedenlerinin ev işleriyle “meşguliyet” olarak ifade edilmesi söz konusu. Bu oran 24-35 yaş grubundaki genç kadınlarda yüzde 70’leri buluyor; genç kadınlar ev işleri, çocuk, hasta ve yaşlı bakımı nedeniyle iş yaşamından çıkmak zorunda kalıyorlar.[3] Erkekler içinse böyle bir engel söz konusu dahi değil.

Herkesin bildiği verileri tekrar hatırlatalım. Bugün kadın istihdamı oranı yüzde 30 bile değil.  Kadınlar çalışsalar bile –tarım dışı- kayıt dışı çalışma oranı hala yüzde 40’larda seyrediyor. Yani neredeyse çalışan her iki kadından birisi herhangi bir sosyal güvencesi olmadan, emekliliğin hayal olduğu bir şekilde çalışıyor. Kadınların yoğunlaştıkları işlerin niteliğine ve koşullarına bakalım: Kentlerde kadınların en çok istihdam edildiği sektör hizmet sektörü. Genel olarak hizmet sektöründe ön plana çıkan durum düşük ücret, uzun çalışma saatleri, kayıtsız çalışma ve örgütlenme eksikliği oluyor. Kadınlar, temizlik ya da bakım gibi pazarlık imkânının da olmadığı, kayıt-dışı çalışmanın yaygın olduğu alanlarda daha fazla yer alıyorlar. Aynı zamanda bu işler toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılığın yoğun deneyimlendiği, mesleki eğitim ve gelişme olanakları bulunmayan işler.

Durum böyleyken, yani kadınların büyük çoğunluğunun ev içi ücretsiz işlere, bakım işlerine hapsedildiği, ellerinden eğitim ve çalışma imkânlarının alındığı; ücretli işin ise en güvencesiz, düzensiz ve düşük ücretli olanının reva görüldüğü bu sistemde kadınların nafaka hakkına göz dikiliyor. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği kadınları eğitim ve kendilerini geliştirme imkânlarından uzak tutuyor; yeterli vasıf kazanamayan kadınlar aynı zamanda hane içi işlerden de tek sorumlu olarak ya istihdama katılamıyor ya da katıldıkları işler çoğunlukla hizmet sektöründe kayıt-dışı alanda kalıyor. Boşanma sonrası yeni hayat düzenine alışmak, hiç çalışmamış kadınların iş bulabilmesi için bir zaman aralığı yaratması açısından önem taşıyor. Nafaka hakkı tam da bu tablo içinde esas olarak kadınların yaşamlarını idame ettirebilmeleri için bir destek işlevi görüyor. Bununla birlikte nafakanın boşanan eşlerden ekonomik gücü olmayan eşe, ekonomik durumu düzelene/iş bulana kadar bağlandığı ömürlük bir uygulama olmadığı gibi, hali hazırda geçinmeye dahi yetmediği (ortalama aylık 300 TL) göz önüne alındığında, koparılan yaygaranın patriyarkayı pekiştiren, kadın düşmanı politikalardan ayrı düşünülemeyeceği fikrini paylaşıyoruz.

KEİG Platformu olarak nafaka hakkımızın tartışma konusu yapılmasını kabul etmiyoruz!

KEİG Platformu

29 Mayıs 2019

 

[1] Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi Tüm Yönleriyle Nafaka Çalıştayı sonuç Bildirgesi, http://www.ankarabarosu.org.tr/HaberDuyuru.aspx?DUYURU&=2361

İzmir Barosu Nafaka Çalıştayı Sonuç Bildirgesi

https://medium.com/nafakahikayesi/i%CC%87zmir-barosu-nafaka-%C3%A7al%C4%B1%C5%9Ftay%C4%B1-sonu%C3%A7-bildirgesi-9064693a0f8b

Neden Kadınların Nafaka Hakkına Dokunmayın Diyoruz, https://www.morcati.org.tr/tr/500-neden-kadinlarin-nafaka-hakkina-dokunmayin-diyoruz

“Hülya Gülbahar: Nafaka kadına özgür yaşam hakkını sağlıyor”, Duvar Gazetesi, https://www.gazeteduvar.com.tr/kadin/2019/05/07/hulya-gulbahar-nafaka-kadina-ozgur-yasam-hakkini-sagliyor/

[2] Nafaka Hikayesi, https://medium.com/nafakahikayesi

[3] KEİG (2018). En çok sanayi sektöründe çalışan kadınlar iş yaşamından çekilip evine dönüyor.

http://www.keig.org/en-cok-sanayi-sektorunde-calisan-kadinlar-is-yasamindan-cekilip-evine-donuyor

 

 

Şunlar İlginizi Çekebilir...