Selin Girit*
Kimya mühendisi Sonay Büyükfırat’ın mesaisi çoğu gün sabah beşte başlıyor. Kızı Deniz henüz 13,5 aylık.
“Gece bir veya iki defa emzirmek için kalkıyorum. Saat beş civarına rastgelirse, sonra uyumuyorum” diyor.
Çünkü işler bekliyor. Akşam yiyecekleri yemeği, bebeğin mamasını hazırlıyor, duşunu alıyor. 7’ye 5 kala servisine yetişip çalıştığı firmanın yolunu tutuyor.
Akşamları da kolay değil: “17:30’da işten çıkıyorum. 18:30’da evdeyim. Şu an bakıcımız yok. Kayınvalidem haftanın üç günü bizde. Üç gün Deniz’e o bakıyor. Bir gün eşim. Bir gün de ben yıllık iznimden kullanıyorum. Akşam eve geldiğimde Deniz’le ilgileniyoruz, yemeğimizi yiyoruz. Bulaşık falan, gece 23 gibi yatmaya çalışıyorum.”
Sonay Büyükfırat, bugün sadece Türkiye’de değil dünya genelinde de milyonlarca çalışan annenin yaşadığı sıkıntılarla boğuşuyor.
“İşi gücü bırakıp çocuğuma bakmayı düşünüyorum bazen. Ama kariyerimle ilgili planlarım da var.” diyor.
Aileyi teşvik
Türkiye’de hükümet, Ocak ayında Ailenin ve Dinamik Nüfus Yapısının Korunması Eylem Projesi’ni açıkladı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, proje kapsamında çalışan annelere yarı zamanlı çalışma imkânı tanınacağını söyledi.
“Sekiz saat çalışıyorsanız dört saat çalışacaksınız, ama sekiz saatin ücretini almaya devam edeceksiniz.” dedi.
Yarı zamanlı çalışma süresini de ilk çocuk için iki, ikinci çocuk için dört, üç ve daha fazla sayıda çocuk için altı aylık dilimler olarak açıkladı.
Proje kapsamında, her anneye doğan çocukları için para yardımı yapılacağını da söyleyen Başbakan Davutoğlu “çocuklarına eğitim çağına kadar bakmak isteyen” kadınlara kısmi zamanlı çalışma imkanı tanınacağını da belirtti.
Proje, şu anda yasa tasarısı olarak TBMM’ye sevk edilmiş durumda.
AKP İstanbul Kadın Kolları Başkanı Özlem Zengin, bu yasa tasarısının çalışan kadınlara yönelik pozitif ayrımcılık olduğunu söylüyor.
“Bu kanuni düzenlemeler toplumdaki ihtiyaçlar gözönüne alınarak şekillendi. Aslolan kadını çalışma hayatına daha fazla dahil edebilmek… Kadın bu sayede özel hayatını da devam ettirecek, çalışma hayatında da varolacak.” diyor.
Ancak birçok kadın örgütü aynı görüşte değil.
Kadın Emeği Platformu KEP, geçtiğimiz hafta yasa tasarısına karşı İstanbul’da bir yürüyüş düzenledi. Ankara’da da KESK ve TMMOB’lu kadınlar, yasa tasarısının geri çekilmesi için sokaklardaydı.
Kadın Emeği ve İstihdamı Girişimi KEİG’e göre yasa tasarısı kadınları sadece annelikle tanımlamaya çalışıyor.
KEİG, “Kadınlardan başlayarak tüm çalışma hayatı esnek ve güvencesiz çalışma prensibiyle yeniden inşa ediliyor. Program doğum/annelik gerekçesiyle kısmi ve yarı zamanlı çalışmayı kadınlar için bir tercih olarak sunsa da, bu durum bir süre sonra kadınlar için bir zorunluluğa dönüşecek” diyor.
KEİG platformu üyesi KEFA’dan (Kadın Emeği Çalışan Feminist Araştırmacılar) akademisyen Özge İzdeş bunu şöyle açıklıyor:
“(Yasa tasarısı) Kulağa ilk etapta hoş geliyor. Bugünkü koşullarda bir fabrikada çalışan kadın nezdinde baktığımızda yarı zamanlı çalışma seçeneği güzel görünebilir. Hayatı çünkü çok zor.
“Ama gerçek hayatta kadınlar daha az ve daha kolay gözden çıkarılabilir pozisyonlarda işe alınacaklar. Sadece niteliksiz iş gücüne sahip kadınları değil, nitelikli işgücüne sahip kadınları da etkileyecek bu durum.
“Kadınların yükselme potansiyelinin önünü tamamen tıkayacak bu yasa tasarısı. Çünkü işverenler yarı zamanlı çalışma riski olan kadınları istihdam etmek istemeyecekler.”
Kadın istihdamı
Türkiye’de kadın istihdamı, OECD ve gelişmiş Avrupa Birliği ülkelerine göre hayli düşük seyrediyor.
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün 2012’de hazırladığı Kadınların Küresel Çalışma Trendleri raporuna göre, kadınların iş gücüne katılımı gelişmiş ülkeler ve AB’de yüzde 52 oranlarında.
Türkiye’de ise bu oran yüzde 28’de görünüyor. 2023 hedeflerinde, bu oranın yüzde 35’e çıkarılması öngörülüyor.
Kadın istihdamı önündeki en büyük engellerden biri ise kadının toplumsal rolü hakkındaki yaygın kanılar.
2006’da yapılan Aile Yapısı Araştırması’na göre, Türkiye’de “kadının asli görevinin çocuk bakımı ve ev işleri” olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 60’ın üzerinde.
Bu görüş hükümet kademelerinde de kimi zaman dile getiriliyor. Örneğin, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Ocak ayında yaptığı bir konuşmada, “Kadının tek kariyeri annelik olmalı” ifadelerini kullanmıştı.
Özlem Zengin, Türkiye’de ve hükümet kademelerinde kadının asli rolünün annelik olarak görüldüğü yönündeki eleştirilere katılmıyor.
“Öyle olsaydı, biz AKP Kadın Kolları olarak bu noktada olmazdık. Ben avukatım. Üç de evladım var. Siyaset yapıyorum. Sadece annelik üzerine bir kurgu olsaydı biz neden kadınları siyasete dahil etmeye çalışalım ki?” diye soruyor.
Toplumsal roller
Ancak kadın örgütleri Türkiye’de toplumsal cinsiyet rollerinin yeniden tanımlanması gerektiğini söylüyor.
Özge İzdiş, “Türkiye’de çocuk, yaşlı, hasta bakımının tamamen hane içine bırakıldığını; bunların hane halkının, yani aslında kadınların çözmesi gereken bir problem olarak onların omuzlarına bırakıldığını görüyoruz.” diyor.
Bu noktada, hükümetin önerdiği son yasa tasarısına da şu eleştirilerde bulunuyor:
“Kadının evdeki rolünü değişikliğe uğratmadan emek piyasasında var olması hedefleniyor. Biz bunu istemiyoruz. Biz kadınların iyi koşullarda erkekler gibi çalışabilmesini, ev içindeki iş bölümünde de yeni dinamiklerin hayata geçirilmesini istiyoruz.
“Kadınların ihtiyacı olan yarı zamanlı işlerde çalışmak değil. Tam zamanlı, güvenceli, kendi sosyal güvenliklerini, emekliliklerini elde edebilecekleri işler.
“Kadın önce anne değil, önce insan. Kendi ayakları üzerinde duran, kendi kararlarını alabilecek güçte olan, kimseye bağlı olarak yaşamak istemeyen bir insan olabilmeli kadın. Bu hepimizin insan hakkı.”
* Bu haber 8 Mart 2015 tarihinde BBC Türkçe’de yayımlanmıştır.