Kadın Emeği ve İstihdamı Girişimi (KEİG) Platformu, kadınların hane içindeki karşılıksız emeğini ele alan bir bilgi notu hazırladı. Çeşitli kaynaklardan yararlanarak hazırlanan bilgi notunda karşılıksız emeğin tanımı yapılırken, Türkiye’de ev içindeki işbölümünde kadın ve erkeklerin harcadığı emek ve zaman oranları karşılaştırılıyor.
(Bilgi notuna ulaşmak için tıklayın)
Bilgi notunda karşılıksız emek, “piyasada bir değer olarak karşılığı olmayan, ekonomik ya da ekonomiyi doğrudan etkileyen faaliyetler” olarak tanımlanırken, hanehalkının sadece bakımını değil, toplumsal hayat içinde yer almalarını sağlayacak tüm değerlerin üretimini ve yeniden üretimini de kapsadığı ifade ediliyor.
Kadınların yaptığı işlerin verilerde karşılığı yok
Derlenen bilgi notunda, haneiçinde kadınlara yüklenen bu işlerin piyasaya sürekli işgücü yetiştirilmesini sağlasa da ekonomik açıdan değersiz görüldüğü, bu sebeple de kadınların emeğinin görünmezleştiği belirtiliyor. Kadınların bu işleri “sevgi karşılığında yaptığı” görüşünün de bu emeğin görünmezleşmesini pekiştirdiği vurgulanıyor. Görünmezleşen bu emeğin ulusal ve uluslararası verilerde de yer almadığı şu örnekle açıklanıyor: “…kadınların temel sorumluluklarından biri olarak görülen yemek yapmak, konu piyasada gelir getirici bir işe geldiğinde aşçılık adı altında büyük oranda erkeklerin elinde bulunan bir mesleğe dönüşmekte; evimizin aşçısı kadınlar yemeklerimizi sofralarımıza ücretsiz olarak getirmektedirler.”
Bilgi notunda değinilen bir başka konu, kadınların “çifte yükü”, yani ücretli bir işte çalışan kadınların buna ek olarak hane içindeki sorumlulukları yerine getirmek üzere eve gelince de çalışmaya devam etmek zorunda kalması. Kadın istihdamı artsa da bu artış, ev içindeki işlerin kadın ve erkek arasındaki dağılımına yansımıyor. Benzer şekilde, evdeki işlerin yapılmasına yönelik kullanılabilen teknolojik gelişmeler, kadınların bu işlere harcamak durumunda kaldığı zamanı azaltmıyor.
Türkiye hanelerinde iş bölümü: Kadınlar 5 saat, erkekler 50 dakika!
Bilgi notunda ele alınan bir diğer nokta, 2006’da yapılan Türkiye’nin ilk ve tek Zaman Kullanım Anketi’nden haneiçi iş bölümüne dair öne çıkan sonuçlar. Buna göre, yetişkin kadınlar hane ve hanehalkı bakım işlerine günde ortalama 5 saat 17 dakika ayırırken, erkekler 51 dakika ayırıyor.
Yine aynı anket sonuçlarına göre, erkekler evlenince karşılıksız emek yükü %38 azalırken, kadınlarınki %49 artıyor. Erkekler hane içinde daha çok tamirat, faturaların ödenmesi, aile bütçesinin planlanması gibi işleri yaparken, sorumlulukların hiçbirinde erkeklerin payı %5i geçmiyor. Ütü yapma oranı kadınlarda %72 iken erkeklerde %6, çamaşır yıkama oranı kadınlarda %85 iken erkeklerde yalnızca %3’de kalıyor.
Bilgi notunda ayrıca, Pınar İlkkaracan ve Umut Gündüz’ün anket sonuçlarını değerlendirerek elde ettikleri çarpıcı analizlere de değiniliyor. Buna göre, haneiçi üretim ve işgücü piyasasına ayrılan saatlerin toplamı, kadınların ortalama olarak erkeklere göre %22 daha fazla çalıştıklarını gösteriyor. Buna paralel olarak, özellikle 25-34 yaş arasındaki kadınların çalışma saatleri hem kırda hem kentte günde 8 saati geçebiliyor.
İş dağılımındaki bu eşitsizlik ulusal verilere de yansıyor. Hem haneiçi hem de piyasa çalışma saatlerinin %55’i kadınların yaptıkları işleri kapsasa da kadınlar, Gayrisafi Yurt İçi Hasılanın yalnızca %31’ini kazanıyor.
Ev kadını değil, ücretsiz ev işçisi!
Bu eşitsiz tablo özetlendikten sonra gelen sonuç bölümünde, ev işinin görünmezleştirilmesi ve kadınlığın doğal bir uzantısı olarak görülmesinin “hayatın her alanında ortaya çıkan cinsiyet eşitsizliğinin ve kadın yoksulluğunun temeli” olduğu belirtilirken, ev içindeki sorumlulukların kadınların işgücü piyasasına katılımı önündeki en önemli engellerden biri olduğu vurgulanıyor. Ve şu talepler sıralanıyor:
– Gelir getirici bir işte çalışmayan kadınların ev kadını olarak tanımlanması, kadınların karşılıksız emeğinin değersizleştirilmesinin en büyük adımlarından biridir. Bunun yerine ücretsiz ev işçisi tanımının kullanılmalı,
– Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasında üretilecek politikalar açısından zaman kullanımı daha net verilerlerle değerlendirilmeli ve sınırları belirlenmeli,
– Hane içi sorumlulukların kadınlar ve erkekler arasında eşit paylaşımı için erkeklerin de etkin olarak kullandıkları babalık izni, ebeveyn izni, bakım izni uygulamalarının yasal alt yapıya kavuşturulması, işgücü piyasası çalışma saatlerinin azaltılması gibi gerekli düzenlemelerin yapılması,
-Çocuk, yaşlı/engelli/hasta bireylerin bakımına yönelik olarak yaygın, kaliteli ve ücretsiz ya da düşük ücretli hizmetlerin devletin sorumluluğu olarak sunulması, bu yolla kadınların yalnızca istihdama değil, eğitim, siyaset ve karar alma mekanizmaları gibi hayatın farklı alanlarına daha etkin katılımlarının arttırılması.