KEİG Platformu tarafından düzenlenen Çalışma Yaşamında Kadınlar Forumu
18 Ekim Pazar günü İstanbul’da yapıldı. Birçok ilden ve farklı sektörlerden
kadının katıldığı forumda, çalışma yaşamında karşılaşılan cinsiyetçilik ve
ayrımcılık deneyimleri paylaşılırken kadınlar ortak çözüm önerileri geliştirdi.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Konferans Salonu’nda gerçekleşen etkinlikte, ilk olarak söz alan Serap Güre ve Meltem Arıoğlu Pultar, KEİG Platformu’nun 2007’den beri yaptığı çalışmaları özetleyerek forumun amacı ve çerçevesine dair bilgilendirme yaptı. Forumun amacı, KEİG Platformu’nun bugüne kadar yoğunlaştığı enformel sektördeki çalışmaları genişleterek beyaz yakalı kadın çalışanlara da ulaşmak olarak özetlendi.
Açılış konuşmasını yapan Kadın Emeği Çalışan Feminist Araştırmacılar/ KEFA üyesi Çağla Ünlütürk Ulutaş, Türkiye’de 1980’lerden bu yana çalışma yaşamındaki dönüşüm ve kadın istihdamının durumuna dair bir sunum yaptı. Sunumun ardından katılımcı kadınlar 10’ar kişilik gruplara ayrılarak ayrımcılık, iş-yaşam dengesi, performans, teknoloji ve dayanışma konularında atölye çalışması yürüttü. Öğleden sonra gruplarını değiştirerek atölye çalışmalarına devam eden kadınlar son oturumda bir araya gelerek grup tartışmalarından çıkan sonuçları paylaştı. Katılımcılar arasında akademisyen, doktor, mühendis, memur, sendikacı, öğretmen, girişimci, hemşire, avukat, denetçi, ev eksenli çalışan, stajyer gibi farklı meslek ve çalışma alanlarından kadınlar vardı.
İşyerinde kadınlara yönelik ayrımcılık yaygın
Ayrımcılık konulu atölye gruplarında ortaya çıkan temel sorunlar şu şekilde özetlendi: kadın işi-erkek işi ayrımı sebebiyle kadınlar belli sektörlerde çalışmak durumunda kalıyor, iş saatleri uzun ve iş tanımları belirsiz, kadınlar üzerlerinde görülen çocuk bakım sorumluluğu sebebiyle istihdamda kalamıyor ya da ayrılmak zorunda kalıyor, kadınlar işyerinde cinsiyet kaynaklı mobbinge ya da cinsel tacize maruz kalıyor.
İş-yaşam dengesi çalışma gruplarında kadınlar iş saatlerinin uzunluğu ve iş tanımlarının belirsizliği nedeniyle çok çalışmak zorunda kaldıklarını, eve iş taşıdıklarını, ulaşımla vakit kaybettiklerini, işle ilgili yemek, parti, açılış gibi organizasyonların da ekstra iş yükü olarak üzerlerine bindiğini belirtti. Tüm bunların eğitim, kişisel gelişim ve sosyal hayatı olumsuz etkilediği vurgulandı. Bakım yükümlülüğü olan kadınların gelir durumu bakım hizmeti almaya uygun olsa dahi işte olduğu saatlerde de bu konuları düşünmesinin kaygı artıran ve başarıyı düşüren bir sorun olduğu dile getirildi.
Performans grubunda; kendimize işverenin gözüyle bakmamız, başarısızlık hissi ve motivasyon kaybı, iş tanımlarının belirsizleşmesi, iş kazası/ hastalığı gibi konularda işverenin yükümlülük almaması, performans değerlendirmesinde medeni durumuna bağlı olarak ayrımcılığa maruz kalınması, kadın-erkek arasında ve farklı sektörlerde performans değerlendirmesinin farklılaşması, vb. gibi konular tartışıldı. Teknoloji grubunda ise, kadınların bu alanda görünürlüğünün olmaması ve dışlanması vurgulandı.
Dört farklı grupta tartışılan dayanışma atölyesinde öne çıkan tartışmalar ise şöyleydi: feminizm, sendika, dayanışma gibi sözcüklerin üstünde çok büyük baskı olması, fişlenme korkusu, parçalara ayrılmış şekilde kurulan bir hayat düzeni içinde örgütlenmenin zorluğu, işyerindeki rekabet ortamının işçileri, özellikle de kadınları birbirine düşürmesi, işverenin belirlediği sosyal ortamlarda bulunma baskısı, Türkiye’de ciddi sorunlar yaratabilen etnik köken, dil, din, kimlik gibi ayrımların örgütlenme ve dayanışma önünde engel oluşturabilmesi, vb.
Kadınlar evde, işte, sendikada daha çok örgütlenmeli
Atölyelerde tartışılan tüm bu sorunlara karşı kadınların geliştirdiği öneriler ise şöyle özetlenebilir:
– Çocuk-hasta-yaşlı bakımı ücretsiz ve kolay erişilebilir şekilde sağlanmalı,
– Erkekler de çocuk bakımı ve ev işlerinden sorumlu olmalı,
– İşyerindeki ayrımcılıklarla ilgili kurumsal şikayet mekanizmaları oluşturulmalı,
– İşyerindeki ayrımcılıkları ortaya çıkarmak için kadın mentörlüğü oluşturulmalı,
– Kadın dostu işyeri uygulamasını yerleştirilmeli, kadın örgütleri konuyla ilgili denetim yapmalı,
– Babadan anneye devredilemez ebeveyn izni düzenlenmeli,
– Performans sistemini adından başlayarak tartışmaya açacak çalışmalar yapılmalı,
– Kadınların evde görünmeyen emeği görünür kılınmalı,
– Kadınlar sendika ve meslek örgütlerinde daha çok yer almalı,
– Emeğin ölçütünü işveren değil işçilerin kendisi belirlemeli,
– Kadınların teknoloji alanında eğitimleri desteklenmeli,
– Kadınların teknoloji alanındaki çalışmalarının görünürlük kazanması sağlanmalı,
– İşyerinde kişisel ihtiyaçlar üzerinden birkaç kişi arasında dayanışma örgütlenmeli,
– Kadınlar işyerlerinde dayanışma ağları oluşturmalı, deneyim paylaşımı yapmalı.