Kadın Emeği ve İstihdamı Girişimi (KEİG) Platformu ve Bursa Barosu
İstihdamda Kadına Yönelik Ayrımcılık ve CEDAW Seminerini 25
Ekim’de Bursa’da düzenledi.
KEİG Platformu ile İstanbul Bilgi Üniversitesi İnsan Hakları Uygulama ve Araştırma
Merkezi ortaklığında yürütülen çalışma kapsamında Bursa Barosu ile birlikte
İstihdamda Kadına Yönelik Ayrımcılık ve CEDAW Semineri düzenlendi.
25 Ekim’de Bursa’da gerçekleşen seminere Bursa Barosu’ndan avukatların yanı sıra Koza Kadın Derneği, Bursa Kent Konseyi ve BEKAYDER’den de katılım oldu.
Seminer, İnsan Hakları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nden Gökçeçiçek Ayata’nın, “Eşitlik İlkesi ve Ayrımcılık Yasağı” başlıklı sunumu ile başladı. Ayata sunumunda eşitlik ve ayrımcılık kavramlarının anlamı ve farklı tanımları üzerinde dururken, toplumda var olan önyargılara ve dışlama pratiklerine dikkat çekti. Ayrımcılığın ortadan kaldırabilmesi için hiyerarşiyi zayıflatacak denetim mekanizmaları oluşturulması, ekonomik ve sosyal tedbirlerin alınması, yargının bu konuda daha etkin çalışması gerekliliğine değindi.
Hacettepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Kadriye Bakırcı, “İstanbul Sözleşmesi” başlıklı sunumunda ilk olarak sözleşmenin amacı, ayrımcılık tanımı, kapsamı üzerinde durdu. Sözleşmede öngörülen koordinasyon kurumunun Türkiye’de olmadığına, Bakanlıklar arası ve Bakanlık birimleri arası koordinasyonun bulunmadığına değindi. Ayrıca, sözleşmede yer alan veri toplama ve araştırmanın kadına yönelik şiddetle mücadelede uygulanacak politikaların belirlenmesi açısından önemini vurguladı.
Bakırcı, İstanbul Sözleşmesi sunumunun ardından “Çalışma yaşamında cinsiyete dayalı ayrımcılık yasağı ve eşitlik” sunumunda mevzuatta yer alan ayrımcılık içeren yasalara değindi. İş Kanunu madde 5 ile düzenlenen ayrımcılık yasağının; işverenin beyanından başlayarak iş duyurularını, iş görüşmelerini, sözleşme ile belirlenen koşulları ve sözleşmenin sona ermesine kadar olan bütün süreci kapsaması gerekirken sadece iş ilişkisi ve sona erdirilmesi sürecini kapsaması ve cinsiyet dışındaki gruplar için yaptırımın olmaması sebebiyle etkin bir düzenleme olmadığını vurguladı. Bakırcı bu sunumun ardından mahkeme kararlarından hareketle çalışma yaşamında cinsiyete dayalı ayrımcılık örneklerine değindi.
İstanbul Bilgi Üniversitesi’nden Öğretim Görevlisi Sevinç Eryılmaz “Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesini (CEDAW) etkili kullanabilmek” başlıklı sunum yaptı. Kadın haklarının anayasası olarak kabul edilen CEDAW’ın dünyada 187 devlet tarafından imzalandığını belirten Eryılmaz, Türkiye’den yapılan iki başvuruyu da aktardı. Anayasa’da düzenlenen uluslararası sözleşmelerin iç hukuktaki üstünlüğüne, bu sebeple avukatların dilekçelerde uluslararası insan hakları belgelerine ve standartlarına özellikle de CEDAW’a atıfta bulunmasının önemli olduğunu vurguladı.
Seminer CEDAW Komitesi’ne başvuru konulu grup çalışması ile devam etti. Katılımcılar gruplara ayrılarak vakıa üzerinden CEDAW’a başvuru yollarını tartıştı. Son oturumda bir araya gelen avukatlar ve kadın örgütleri ile bundan sonraki süreçte yapılabilecek ortak çalışmalar ve bilgi paylaşımı için ağ oluşturma üzerine yuvarlak masa toplantısı yapıldı. Katılımcı belgeleri dağıtıldıktan sonra seminer sona erdi.