Bir Kreş Nasıl Kamu Zararına Dönüşür?

Bir Kreş Nasıl Kamu Zararına Dönüşür?

Uzun zamandır çocuk bakım sorumluğunun sadece kadınlara yüklenmesinin ne anlama geldiği, nelere yol açtığı hakkında araştırmalar yapıyoruz, raporlar yayınlıyoruz, bilgi notları paylaşıyoruz. Ancak maalesef ilgililer konuyu görmezden gelmeye devam ediyor. Yalnızca bizim değil devletin bir kurumu olarak TÜİK’in istatistikleriyle[1] de ortaya koyduğu gibi, kadınların istihdama katılmaları ve/veya istihdamda kalmaları ancak ve ancak haneye ait, özellikle de çocuk bakımına dair sorumlulukları devredebildikleri ölçüde mümkündür. Yalnız, burada önemli bir noktanın altını çizmek gerekiyor. Daha önce “büyükannelere bakım parası” olarak duyurulan uygulamada belirttiğimiz gibi, çocuklar ya da diğer bakıma muhtaç bireyler hane içinde bakılmak istense bile devletin görevi, öncelikle kurumsal bakım hizmetlerini geliştirmektir.[2] Bu hizmetlerin yok denecek kadar az olduğu bir ortamda hane içinde bakımı istek/sevgi üzerinden değerlendirmek ise en hafif ifadeyle manipülasyon yapmaktır. Gelelim bu yazıyı yazmaktaki amacımıza.

Ankara’da bulunan Sami Ulus Hastanesi’nin 40 yıldır hizmet veren kreşinin 30 Nisan 2016 tarihinde kapatıldığını öğrendik.[3] Bu durumu öğrenmemize de daha güncel başka bir haber vesile oldu. Bu habere göre Sayıştay büyükşehir belediyelerinin kreş hizmetini kamu zararı olarak nitelendirdi ve bunun üzerine İstanbul Büyükşehir Belediyesi verdiği kreş hizmetini kaldırdı.[4]

Yaklaşık 9 ay önce kapatılan Sami Ulus Hastanesi Kreşinden hizmet alan Dr. Eriş Bilaloğlu’nun yerinde sorusuyla “çocuklarımıza kreş kamu zararı mıdır?” İçinde ne çalışan ne veli temsilcisi bulunan hastane “kreş komisyonunun” kreşi kapatma kararını oybirliği ile alma nedeni ise Maliye Bakanlığı’nın tebliğidir. Aslında tebliğe gönderme yapılmasının nedeni de 2014 yılında kurum kreşlerinin sosyal tesis kapsamına alınması ve Maliye Bakanlığı’nın her yıl yayınladığı Sosyal Tesislere İlişkin tebliğe uyulması zorunluluğudur. Bu tebliğde 2017 yılı için “Kamu kurum ve kuruluşlarına ait kreş ve çocuk bakımevlerine kabul edilecek devlet memurları ile diğer kamu personelinin her çocuğu için aylık bakım ücreti asgari 165,00 TL olarak tespit edildi. Ancak, belirlenen asgari aylık ücretlerin kreş ve çocuk bakımevi hizmetlerinin karşılanmasında yeterli olmadığı durumlarda, kurum ve kuruluşlar belirlenen ücretin üzerinde bedel tespit etmeye yetkilidir” deniliyor.[5] Komisyon, hizmet alan velilerin 270 TL ödemesini az bularak ya kreşin kapatılmasını ya da ücretlerin 650 TL’ye çıkarılmasını gerekli buldu. O süreçte hem velilerin birçoğunun hem de sendikaların içler acısı tavrını Eriş Bilaloğlu’nun yazısından okuyabilirsiniz. Bilaloğlu, bu karar sonrası geçen yıllardaki ücret farkının istenmemiş olmasına biraz da ironik bir biçimde sevinirken, devlet aklının (kendisini devlet yerine koyanların diyelim) ‘geçmiş hatalardan’ nasıl da öğrendiğine güzel bir örnek, Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) kreşini kapatmakla kalmayıp geçmiş yıllar için kreş ücretinin hizmet alan çalışanların maaşlarından kesintiye gitmesi; üstelik İBB’nin Sayıştay’ın bu kararına itiraz etmesine rağmen, itiraz sonuçlanmadan böyle bir adım atmasıdır.

Sosyal Bakım Hizmetlerine Kamu Yatırımlarının İstihdam, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Yoksulluğa Etkileri: Türkiye Örneği (2015) başlıklı raporda[6] ortaya konulduğu üzere bırakın kreşlerin kamu zararına yol açmasını “erken çocukluk bakımı ve okul öncesi eğitimi için yapılacak harcamaların, kadın işgücü arzı üzerindeki etkilerine ek olarak, insana yakışır işler yaratılması, kadın işgücüne talep yaratarak cinsiyet eşitliğini geliştirmesi, yoksulluğun azaltılması ve mali sürdürülebilirlik bakımından talep tarafında güçlü bir ekonomik rasyonalitesi vardır” (s.10) deniliyor. Benzer şekilde UNICEF’in teknik desteği ve Kalkınma Bakanlığı ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın aktif katılımı ile, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı öncülüğünde hazırlandığı belirtilen Erken Yaşlarda Çocuk Refahı ve Kadın İstihdamı Politika Belgesi’nin (2013)[7] ortaya koyduğu üzere çocuk gelişimi açısından en kritik dönem olan 0-6 yaş arası verilecek eğitim, kişinin hayatının kalanını da doğrudan belirliyor. Politika Belgesi, “etkin erken çocukluk eğitim ve bakım programlarına yapılacak kamu yatırımlarının eğitsel, toplumsal ve ekonomik anlamda çok büyük getirileri vardır” diyor ve “Türkiye’de de konuyla ilgili bilimsel araştırmalar, okul öncesi eğitime yapılan 1 TL’lik yatırımın, 6-7 TL olarak geri döndüğünün altını çizmektedir” bilgisini paylaşıyor (s.12). Diğer bir deyişle erken çocukluk eğitim ve bakım hizmetlerine yapılacak yatırım hem çocukların, hem kadınların hem de tüm toplumun refahı açısından büyük önem taşıyor.

Hal böyleyken Sayıştay bu kararı hangi hesaplara dayanarak alıyor? Ya da Sayıştay böyle bir karar verirken İŞKUR Genel Müdürü’nün “Kadınlarımızın sanayi kuruluşlarında işgücüne katılımının sağlanması için bazı teşvikler getirdik. Çocuklarının kreşlerde kalması için ayda 400 TL yardım yapılacak” demesinin anlamı nedir?[8] Ya da Kamu Görevlilerinin Geneline ve Hizmet Kollarına Yönelik Mali ve Sosyal Haklara İlişkin 2018 ve 2019 Yıllarını Kapsayan 4. Dönem Toplu Sözleşmesi Madde 41 Kreş Hizmeti Başlığı altında “Kamu kurum ve kuruluşları, imkanları çerçevesinde personeline hizmet sunma, kalitesini ve kapasitesini arttırma konusunda ihtimam gösterir” şeklindeki ifade kamu zararı düşüncesinin tam tersini savunmuyor mu?

Devlet kurumlarının birbirinden bağımsızmışçasına hareket etmesi, birisinin teşvik dediğine diğerinin zarar demesi, kadınların hayatını doğrudan etkileyen çok önemli bir meselenin ne kadar ciddiyetsiz bir şekilde ele alındığını da gösteriyor. Aslında kadınlara “asli” görevleri olarak ev işlerini ve bakım sorumluluklarını gösteren, ama bir yandan da giderek yoksullaşan kadınları yarı zamanlı ve düşük ücretli işlerde çalışmaya teşvik eden politikaların uygulandığı bir ortamda kamu kreşlerinin zarar ve yük olarak görülmesi şaşırtıcı değildir. Kreşler kamu zararı olarak görülürken, ya birçok kadın kreş ücretini karşılayamadığı için evine dönmek zorunda kalıyor ya bu ücreti ödeyip yoksullaşıyor ya da bu sorumluluğu başka kadınlara devretmek zorunda bırakılıyor. Hiçbir yakın desteği olmayan kadınların içine düştüğü çıkmazı ise kimse görmüyor. ‘Zarar mı teşvik mi’ hesapları yapılırken, işe gitmek için çocuklarını evde bırakmak zorunda kalan ve çıkan yangın sonucunda onları kaybeden Döndü Yenilmez ve onun gibi daha birçok kadın alternatifsizlik içinde yaşam kavgası veriyor.

Kreşler zarar değil, herkes için bir kamusal haktır!

KEİG Platformu

26 Ocak 2018

[1] TÜİK HHİA 2012 Ağustos ayı verilerine göre işgücüne katılmayan 100 kadından 62,1’i işgücüne katılmama nedeni olarak “ev kadını” olmalarını gösteriyor. Bu oran, bazı bölgelerde son derece yükseliyor.

[2] “Kadın İsterse Torununa Bakar Ama Bakım Hizmetini Devlet Sunmalı”, Bianet, 6 Ocak 2017, https://bianet.org/bianet/toplumsal-cinsiyet/193580-sur-karsiyaka-cebeci-babiali

[3] “Çocuklarımıza Kreş” Kamu Zararı mıdır?, Dr. Eriş Bilaloğlu, Bianet, 5 Mayıs 2016, https://m.bianet.org/bianet/saglik/174470-cocuklarimiza-kres-kamu-zarari-midir

[4] Sayıştay’dan garip karar: Belediye kreşleri kamuya zararmış, Cumhuriyet, 19 Ocak 2018, http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/egitim/908934/Sayistay_dan_garip_karar__Belediye_kresleri_kamuya_zararmis.html

[5] Söz konusu haberin yapıldığı yıl bu ücret 150 TL olarak belirlendi.

[6] İpek İlkkaracan, Kijong Kim ve Tolga Kaya (2015) Sosyal Bakım Hizmetlerine Kamu Yatırımlarının İstihdam, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Yoksulluğa Etkileri: Türkiye Örneği, http://www.tr.undp.org/content/dam/turkey/docs/povreddoc/rapor-son-t%C3%BCrk%C3%A7e.pdf

[7] Fatma Umut Beşpınar, Ayşe İdil Aybars (2013), Erken Yaşlarda Çocuk Refahı ve Kadın İstihdamı Politika Belgesi, http://www.sck.gov.tr/oecd/Erken%20Yas%CC%A7larda%20C%CC%A7ocuk%20Refah%C4%B1%20ve%20Kad%C4%B1n%20%C4%B0stihdam%C4%B1%20Politika%20Belgesi.pdf

[8] İŞKUR’dan çalışan annelere kreş yardımı açıklaması, Birgün, 25 Ocak 2018, https://www.birgun.net/haber-detay/iskur-dan-calisan-annelere-kres-yardimi-aciklamasi-201528.html

 

Şunlar İlginizi Çekebilir...