Antalya Bölge Toplantısı, Mart 2013

Antalya Bölge Toplantısı Notları (17-18 Mart 2013)

Katılımcılar: Antalya Kadın Danışma ve Dayanışma Derneği, Adana Evkad, Mersin Bağımsız Kadın Danışma, Mersin İştar, Ankara KEİD, ASPB il müdürlüğü, Kaş Nüfus Müdürlüğü, Kaş Kadın Platformu, Büyük Şehir Belediyesi, Ankara Üniversitesi, Elizi Pazarı, İl Milli Eğitim Şb Müdürlüğü, Antalya Barosu, ÇYDD; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı KOSGEB, ANTÇEV, BAKA, Eğitim-Sen, Muratpaşa Belediyesi, Süleyman Demirel Üniversitesinden öğretim üyeleri.

Antalya Kadın Danışma ve Dayanışma Derneği’nin yaptığı açılışın ardından toplantıya gelen diğer kadın örgütleri kendilerini anlatarak sorunlardan bahsetti.

*STK’ların birbirine dokunmadığını, birbirilerini tanımadıklarını ve kısmen kıskançlıkların/rekabetin ortaya çıktığını düşünüyor. Yakın illerle temas kurmakta da eksiklik yaşıyorlarmış. Önyargılardan kurtularak güç birliği yapmak ihtiyacı bulunuyormuş. Herkes şiddete yönelince kendileri istihdam alanına yönelmişler. Adana’da kadın emeği pazarı varmış ve kooperatifler teker teker kapanıyormuş.

*SODES ve AB projeleri süreçlerinin hem yorucu olmasından hem de işlevi nedeniyle sorunlar yaşanmıştır. Yerel yönetimlerin kadın örgütleri ile temasının sorunlu olduğundan bahsedildi.

*Kadın örgütlerinin şiddetle ilgili çalışma yaptıklarından bahsedilerek sığınma evindeki kadınların istihdama katılmaları yönüne de dikkat çekildi.

*Tarımda mevsimlik işçilik üzerine çalışma yapmanın zor ama gerekli olduğundan bahsedildi.

*Kaş’ta kadınlar, seracılık (aile işçisi, konu komsusunun yanında çalışıyorlar), mevsimlik turizme dönük çalışıyor. Çoğunlukla kayıt-dışı çalışıyorlar. Sigortalı olmak yerine çalıştıkları 5-6 ay zarfında elde ettikleri maaşı yükseltmeye sigortayı, maaşa eklemeyi istiyorlarmış. Vitrin kısmında yabancı dil, prezentabl çalışan kadınlar. Otelcilik okulunun kendi plajında öğrenci çalışıyormuş. Zeytincilik gibi paraya dönüşen tarımsal ürünleri fazla yapmıyorlar, ev emeği pek yaygın değilmiş. İpekböcekçiliği günah kabul edilerek köylerde bitirilmiş. Nüfus müdürü, Gülden Önal, istihdamda işe yerleştirmeyi özel ilişkileri üzerinden yapıyorlarmış. Kooperatif de yok. Kadınların kendi başlarına örgütlenmeleri de yokmuş. Kaş’ta kreş varmış. MEB’in de varmış. İstihdamda ayrımcılığa yönelik pek belirgin bir şey yok, ama ırkçılık meselesi ciddi boyutlarda. Kalkınma Ajansıyla belediye birlikte çalışıyorlarmış. Kent Konseyi ile de çalışmışlar. Kaş’ta kültür merkezi yeni açılmış. Burada mevsimlik turizm ve tarım işçilerine özlük hakları ve taciz konusu önemli bir sorun.

*Kadın örgütlerine yönelik tutuklamalar da oldukça önemli bir başka sorun. Kurumları kapatmaya dönük iddianameler hazırlanmış. Kadın çalışmaları ile ilgili konularda “suç oluşturan iddialar” oluşturulmuş. Kadın örgütleri şiddete karşı çalışıyor olsa da OSB’lerde kendileri birebir görüşüp istihdam yaratıp, kadınların çalışma koşulları, istihdam saatleri, servisler gibi konularda takipçi oluyorlarmış.

*Mersin’de mevsimlik işçilerin çalışma koşullarından ve çeşitli çalışmalar yapıldığından bahsedildi. Ayrımcılık, güvenlik eksikliği ve çalışma şartlarının olumsuzluğu önemli problemlermiş. Mersin’deki çadır yangınından bahsedildi. Mevsimlik tarım işçilerinin çadır ihtiyacının karşılanmadığı, karşılandığında ise iyi çadır, kötü çadır çatışmasının çıktığını ifade ettiler. Kadınların hem tarlada hem de evde çalışma nedeniyle boş vakitlerinin olmadığından bahsedildi.

*Seks işçilerine dair çalışma yapılamadığına dair bir eleştiri/özeleştiri geldi. İnsan kaynağını geliştirme vakfı, konuyla ilgili sistematik çalışmalar yapıyormuş.

*Adana, Çadır etkinliklerinden, İştar şiddete maruz kalmış kadınlara yönelik istihdam faaliyetlerinden ve mevsimlik çalışan kadınlara yönelik destek faaliyetlerinden, Ankara KEİD kreş çalışmasından, Antalya Kadın Danışma ve Dayanışma, kültür merkezi projelerinden ve faaliyetlerinden bahsettiler.

*Sendikalarla birlikte çalışılmanın zorluğu ve sendikaların kadın örgütlerini ötekileştirmesi, küçümsemesi ve kendilerine yedeklemeye çalışmasından örnekler verildi. Yerellerde ortak çalışma yapılamadığından yakınıldı. Kreş kampanyası ile belki durumun değişebileceğini konuştuk. Merkezden yerellere belki bir baskı oluşabilir, denildi. Kreş kampanyasının bu durumu ortadan kaldırılabileceği de konuşuldu. Bunu iyi kullanmamız gerekir denildi.

*Sosyal güvenlik sistemindeki işsizlik bildirimi ve benzeri yeni müdahalelerin, kadınların borçlanmasını hızlandırdığı konuşuldu.

*Antalya’da Elizi Pazarı varmış. Kadınlar stand açıyorlarmış. Vali 35bin TL’yi 500 kadına vermiş. Sadakaya benzeyen sosyal yardımlar konusunda çok ciddi sorunlar anlatıldı. Serada çalışanların %90’ı kadınlar. Uluslararası bir konferansta kadın sağlığını tehlikeye atan pek çok madde ile baş başalar. Saat sınırı yok, sigorta yok. Nar toplattırmaya Kürt kadınları almışlar, kadınlar düzenli olduğu için ve Kürt kadınlar, dikenlere dayandıkları için. Kadınların gündelikçi olanların sigorta konusu olumsuz pratikleri yaratıyor. Kadınlar sigorta konusunda bilinçlenmişler artık, turizmde çalışanlar için de işyeri seçmelerinde bir kriter bu olmuş.

*Kreş kampanyası üzerine konuşuldu. Çeşitli öneriler geldi:

-Sendikalarda ve diğer karma örgütlerde de kreş açılmasını önerebiliriz. Belediyeler, sosyal hak olarak kreş hizmetini kendisi verebilir.

-Sendikaların TİS maddelerine kurumsal çocuk bakım ve eğitimini koyması, kendi toplantı ve salonlarına çocuk oyun odaları açmaları, kadın üyelerinin ve çalışanlarının özlük haklarının takipçisi olmaları.

-Her ilde ayrı bir platform kurulması ama benzer işler yapmaları, tek merkezli görsel ama yerel faaliyetler örgütlenmesi

-Mahalle annelerini konuştuk. Bir kadına çocuk başına 500 Euro veriyorlarmış. Ayrıca evini ona göre tanzim etmesi için 12 bin Euro veriyormuş hükümet, 5 çocuk kapasiteli. 6 aylık eğitim alıyormuş 1 ayı yüz yüze gerisi internette Son derece problemli sonuçlar oluşmuş Berlin’de. Türkiye’ye de önerilen benzeri minijob’lar. Konuyla ilgili kamusal hak talebinden vazgeçilmemesi ve minijob gibi uygulamaların piyasalaşmanın önünü açabileceğinden bahsedildi.

-Gönül elçileri anlatıldı. Kaymakam ve vali eşleri, kamu üst düzey bürokratların kadın eşleri, bir nevi sosyal sorumluluk projesi yapıyorlarmış. Engelli eğitim alamayan çocuklar, bu kişiler tarafından takip edilip bu çocukları yetiştirmeyle yükümlü tutuluyorlarmış.

İkinci gün
İkinci gün sunuşlarla başladı. Art arda üç sunuş yapıldı. İlk sunuş, Gülser Öztunalı Kayır’a aitti. Çalışma koşullarında kadın ve kreş hizmetleri isimli sunuş yaptı.

Emine Anadol, ASP’den ikinci sunuşu yaptı. Emine, ŞÖNİM’lerden sorumlu imiş. Sunuş esnasında kadının insan hakları eğitiminin Antalya’da bir yıldır verilemediğini ifade etti.

Üçüncü sunuş ise Nejla Kurul’un idi. Mesleki eğitimlerin kadın emeği açısından anlamı üzerinden durulan sunumda daha geniş tarihsel ve makro ölçekten kapitalist sistemin patriyarkal süreçlerini anlatıldı.

Soru cevap kısmında ise;

*Kadın girişimciliği konusunda Isparta Üniversitesi’nden öğretim üyeleri çalıştıklarını çeşitli sorunları saptadıklarını anlattılar. Güzergah sorunu olduğu, yola çıkmayı sağlamanın bile zor olduğu bunun için coğrafi bilgilendirmeye yönelik bir çalışma yapılabilir, denildi. Hangi girişimcilik türleri desteklenmeli, sorgulanmalı. Kadın girişimcilik bilgi ağı yok. Burdur’da mermercilik sektörü nedeniyle istihdam yaratmada birinci il olmuş.

Muratpaşa belediyesi, KEFE birimi kurulmuş. Kadın girişimciliğine hizmetler, istihdam bürosuna dahil edilerek destek veriliyormuş. Eğitim veriyorlar ve yönlendirme sağlıyorlarmış. Oldukça yeniymiş. KEİG ve AKDD’den danışmanlık istediler.

Sertifikaların aslında piyasada geçerliliği olmadığı ifade edildi. Halk Eğitim kursları böyle pazarlanıyor, ama işleri yok. İŞKUR kurslarında da tam zamanlı olması, kadınların devam edememesini de sağıyor. Yine açılan kurslar cinsiyetçi işlere dönük. Kadını özel alandan fazla çıkarmayan kadınlık görevlerini devam ettiren meslekler bu kurslar. Tüm illerde olduğu gibi burada da hasta bakımına yönelik işler yoğun. ASMEK’lerde emekli kadınların eğitim alması, işlevsizliğinin ispatı. Ama aynı zamanda önemli işlere de neden oluyor. Çocuk oyun evleri ve kreşler varmış, çocukları için oyun otobüsleri varmış.

Sığınma evinde kalmak zorunda olan kadınların %67’si şiddet gördüğü evlere geri dönüyor çünkü, ekonomik zor: kira, kreş, asgari ücret… Kreş kampanyasına nasıl bir destek verilecek… İllere ve nüfusa göre sayısal talepler de yapabiliriz, denildi… Devlet sorumluluğunun önemi vurgulandı. Herkesi görevini yapmaya yönelten basınç oluşturmanın üzerinden duruldu. Tarımsal alanlarda hizmetlerde çalışan kadın sayısına bakılmadan çeşitlendirilmiş kreşler. Sosyal hizmetlere bağlı 100’ün üzerinde kreş var. %5’lik kontenjanı kullanmak bunu izlemek önerildi.

Şunlar İlginizi Çekebilir...