29 Ağustos 2015, Ankara
Katılımcılar: GİKAD, GİRKAKOOP, BEKEV, KEİD, Emek Benim Kadın Derneği, Ev Eksenli Çalışan Kadınlar Çalışma Grubu, Koza Kadın Derneği, Mezopotamya Kadın Kooperatifi.Toplantıda;
* Araştırma sonuçları sunuldu ve üyelerle tartışıldı
* Üyeler kooperatifleşme alanındaki deneyimlerini aktardı ve buradan çıkan sorunlara nasıl alternatifler üretilebileceği tartışıldı.
* KEİG’in kooperatif grubunun nasıl işleyeceği ve planlaması konuşuldu.
I. Araştırma sonucu üzerinden tartışmalar ve üyelerin deneyimleri
1.Kadınlar genellikle tarihsel ve geleneksel değerleri olan ve ölmeye yüz tutmuş denilen ürünlere yöneliyor ya da yöneltiliyor. Araştırmada bu mesele “kadının kültürün taşıyıcısı” gibi algılanması üzerinden ortaya konmuştu. Bu üretim yapılan alan meselesi kadın kooperatifleri açısından önemli bir konu olarak duruyor.
2. Kooperatif içi çatışma ve dayanışma: Dayanışmanın yanında ortaya çıkan para ve statü paylaşımı sorununa yönelik tartışmalar.
– Dışarıdan müdahale: Pek çok kamu çalışanın (muhtar, belediye başkanı vs.) eşinin gidip kooperatifte başkanlık yapmaya çalışması ve üyeler bunu kabul etmeyince kadının “burayı kapatırım” vs. demesi münferit bir durum değil. Para kaygısı olmayan “kurtarılmış” kadınların gittikleri yerelde, yereldeki kadınları arka planda bırakarak onlara “kurtarılmayı bekleyen kadınlar” olarak bakması ciddi bir çatışma kaynağı. Yereldeki kadınlar ona hizmet ediyormuş gibi oluyor.Tepeden gelerek kooperatiflerin açılmasına önderlik edip görev süresi bitince de gitmesi durumu nasıl engellenebilir?
– İç çatışmalar: Ortaklar arasında yaşanan ve kimi zaman bir krize dönüşen para ve statü paylaşımı sorunu da var: toplantıya kim gidecek, kim röportaj verecek vs.
• Para meselesi kaçıncı planda? Kadınlar bu meseleyi kendi içlerinde rahat konuşabiliyor mu? Kooperatifi sahiplenme sorumluluğu buna ne kadar etki ediyor?
• Kooperatife gereğinden fazla esneklik atfedilmesi, sorumluluk üstlenmeme ve bundan kaynaklanan çatışmalar var.
• “Bunu yapacağız, bu alanda ilerleyeceğiz” diyerek bekleyen pek çok kooperatif var. Nihayete ulaştırmamak motivasyonu düşüren bir unsur.
• Kooperatiflerdeki hiyerarşi ve işin genelde bir-iki kişi üzerinden gitmesi sorunu var. İşbölümü yok aslında. Herkes çalışmadığı için gelir bölüşümü sorunu da çıkıyor. Bunun kooperatif içinde de çözülebilmesi çok önemli. Her sorun çıktığında kendisine destek veren örgütü çağırmak sorunlu.
• Nasıl aşılabilir? Öncelikle kooperatifte herkesin emeğine saygı duyma ilkesi yerleşmeli. Bununla beraber “küçülmeden büyümeyi” sağlamaya çalışmak lazım. Mesela her sene 3 kişiyi daha ortak olarak almak, özellikle fason çalışanlar için bir karar olarak ortaya konabilir. Bir süpervizyon bir de teknik danışman da sorunların çözümünde yardımcı olabilir.
3. Kooperatif sosyal örgüt mü, ticari işletme mi? Ortaklar “çalışan kadın” mı?
– Kooperatifler ne ticaret alanı ne de siyasi alan; çünkü bu iki alan da erkeklere ait. Kooperatif daha çok sosyal uzlaşı alanı olarak ortaya çıkıyor.
– Biz kooperatifi nasıl bir yer olarak görüyoruz? Sosyal çalışma mı istiyoruz gerçek bir iş yeri mi?“Ticaret yapılacaksa kooperatif, sosyal amaç varsa dernek” yaklaşımını değil; kooperatifin hem sosyal hem de ticari faaliyetlerin yapıldığı bir yer olduğunu ısrarla söylemek gerekiyor.
– Kadınlar kendilerini kooperatiflerde “çalışan” olarak görmüyor. Üretim yapıyorlar, ama kendilerini işçi gibi hissetmiyorlar. Bunun nedenleri; az kazanması, sosyal güvencenin olmaması, çevresinin ona o rolü atfetmemesi. Tabii en önemlisi bir gelir akışı yok, az kazanıyor.Kooperatifte çalışan kadınların emeği “ne kadar kazanıyorsun ki” denilerek küçümseniyor ve yok sayılıyor. Bu da aslında toplumsal cinsiyete dayalı bir uzlaşı üzerinden yükseliyor. Ancak bu konudaki handikaplar daha derin. “Kadınlar kendini çalışan olarak görmeli” diyoruz, ancak yaptığı iş ev eksenli olduğu için kendisini ev kadınlığından biraz çıkmış gibi görse de o yeniden üretiliyor aslında.
4. Pazar sorunu ve rekabet:
– Pazar konusunda sorun yaşanabiliyor. Belediyenin gösterdiği mekân mahalledeki kadınların kolay ulaşamayacağı bir yer olabiliyor. Belediyeler bu konuda nasıl zorlanabilir?
– Üretim yapan dernekler ve kooperatifler arasında da rekabet var. Dernekler ürünleri daha ucuz sattıkları için kooperatiflerle haksız rekabete girebiliyor. Kooperatif vergi verirken dernek vermiyor.
– Piyasayla rekabet etmek zor. Mesela 40 kilo nardan ancak 1 kilo nar ekşisi çıkaran bir kooperatif endüstriyel ürünle nasıl rekabet edecek?
II. Diğer aktörlerle İlişkilenme ve kamudan talepler
Kadın kooperatiflerinin yaygınlaşmasında etkili olan aktörler: yoksulluk-istihdam odaklı kadın örgütleri, yerel yönetimler, kalkınma projeleri. Var olan ilişkiler baştan sorunlu kurulduğu için ileri gidemiyorsun, istediğin gibi bir birlik oluşturamıyorsun. Bu dayanışmayı nasıl daha iyi örmek gerekiyor? Buna engel olan problemler neler ve nasıl kaldırabiliriz?
1. Belediyelerle ilişkilenme meselesi kadın kooperatifleri alanında çok önemli yer tutuyor. Toplantıda en uzun konuşulan mesele bu oldu.
– Belediyeler desteği genelde bir sosyal hizmet ve sosyal sorumluluk duygusu üzerinden veriyor. Eğer kooperatif çok başarılı olmuşsa hem desteğini çekebiliyor hem de o ürünü kendine mal edebiliyor. Belediye “ben sosyal yardım yaptım ama bunlar ticaret yapıyor” deyip ürüne rahatlıkla el koyabiliyor. Çözüm: Ya başka satış kanalları geliştiriyor ya da uzman veya danışman bulup marka patenti alıyor (bunu yapabilen az sayıda kooperatif var).
– Belediyeler satış için mekân tahsis ediyor, fakat kısa bir süre sonra kadınları oradan çıkarıyor. Belediyelerin kooperatiflere sağladığı mekânı kafasına göre keyfi bir şekilde geri almamasına ilişkin bir talep geliştirilebilir.
– Belediyeler mekân kiralama işini sosyal amaçla değil kar amacıyla yapıyor. Mesela bir standı bir aylığına 1,500 liraya kiraya veriyor. Kadınlar bir şekilde kredi falan çekip kiralıyor. Ancak bazıları iş yapamayınca standı başka kadınlara 500 lira gibi bir paraya satıp borçlanıyorlar.
– Genel olarak destek ve stant meselesi de partizanca bir tutumla işliyor. Mesela cemaatçi kadınlara çok cüzi bir paraya ya da ücretsiz verilebiliyor ve diğer kadınlar faydalanamıyor. Belediyelerin ayrımcılığı konusunda ne yapılabilir?
– Ancak belediye taşınmazlarının Sayıştay’a bağlanması bu konuda önümüzü kesebilir. Belediye ücretsiz yer sağlayamıyor artık. Ancak yine de belediyeyle bu sorun çözülebilir. Mesela kooperatifin karşılayabileceği miktarda kiralanabilir mekân. Burada önemli olan belediyenin istediği zaman mekânı geri almaması ya da kirayı yükseltmemesi; destek istikrarlı ve önceden belirli olmalı.
– Belediye yönetimi değişse de kooperatifin kurum olarak sürekli orada kalmasının garanti altına alınması gerekiyor.
– Belediyeye sözleşme imzalatabilir miyiz? Danışmanlık hizmeti? Mesela belediye dükkânlar yapar ve ortak giderleri almaz bir süre. Tanıtım ve reklam için bir şeyler yapabilir. Bunların hepsi belediyelerin yapabileceği şeyler. Önemli olan kafalarına göre keyfi, partizanca davranmamaları. Bu konuda zorlamak gerekiyor. Kooperatif kurulurken şartların açıkça önceden sunulması gerekiyor. Belediyeye “Bu koşullarda yapamayacaksan yokuz” demek gerekiyor. Çünkü belediye bu hizmeti vermek için belediye. Onun sosyal hizmet kapsamında bu var. Formülü doğru kurmak gerekiyor. Yol haritasına ihtiyaç var.
– Var olan yasadan yürüyebiliriz, bu yasaların değiştirilmesini isteyebiliriz, yasal boşluk varsa zorlayabiliriz. Kooperatiflerin şirketlerden farklı olarak sosyal hizmet yönü de vardır ve dolayısıyla biz belediyeden hak olarak talep edebiliriz. “Bizim ihtiyacımız bu” dediğimiz andan itibaren nasıl formüle edeceğimizi anlamaya çalışacağız. Buradan bir strateji çıkacak. Zaten siyasi aktörler tarafından “belediyeler kadın kooperatifi kursun” diye politik bir talep var.Biz karşılarına güçlü bilgiyle çıkarsak daha iyi yol alabiliriz. Özetle kadın kooperatiflerini desteklemek ve başvuruya açık olmak durumundalar. Yapmadıkları takdirde afişe etmek gerekiyor.
– Bir yandan da kadın kooperatiflerini destekleyen örnek belediyeleri de bulup çıkarmak iyi olabilir.
2. Diğer Aktörler:
– Gümrük ve Ticaret Bakanlığının da, Kalkınma Bakanlığı, KOSGEB, İşkur’un da yapması gereken şeyler var. Buralardan ne talep edilmesi lazım? Bu aktörler ne kadar işin içinde olmalı? Bize destek olmayacaklarsa biz bu işi devletin yapısı dışında nasıl yapabiliriz?
– İlla yasal kooperatif olması gerekir mi? Bu kadar vergi yükü varken mesela. Bir yandan istihdam artsın diye kooperatifleri açtırıyorlar ve kadınları işçileştiriyorlar, bir yandan ne işçi hakları ne de sosyal haklar tanıyorlar. Sonuç olarak kadın kooperatifleşmesi piyasanın, kalkınma örgütlerinin ve diğer birçok aktörün vardığı büyük bir uzlaşı ve bu yaygınlaşarak devam edecek.
– Kadın kooperatiflerinin diğer kooperatiflerden farklı olduğuna dair bir şeyi zorlamak gerekiyor. Kadınların lehine bir ayrımcılık talep edebiliriz. Bunun için baskı grubu oluşturulabilir.
– Atölye işletmek hala sorunlu. Oysa kooperatifler yasasında “atölye açar” ibaresi var. Bizim yapacağımız çalışmada bunun göz önüne alınıp kamudan talepte bulunulması lazım. Yapı kooperatifleriyle aynı yükümlülükte olmak kadın kooperatiflerinin belini çok büküyor. Hem kuruluş aşamasında hem de kurulduktan sonra danışma konusunda kamuya baskı yapmak gerekiyor. Çünkü kadınların başvurabilecekleri bir danışmanlık mercii yok. Danışmanlık kurumlarının her konuda kurulması ve işlemesi gerekiyor.
-Kamuyla sık toplantı yapmak lazım. ILO’yu da işin içine katmak gerekiyor. Bu kamuyu biraz daha harekete geçirebilir. Kooperatifleri sadece ekonomik değil sosyal amaçlı görmeye devam etmek gerekiyor. Buradan başlamak ve bunu kafalara kazımak gerekiyor.
– Kooperatiflerin kuruluş maliyetinin düşürülmesinde, vergi avantajında baskı yapmak gerekiyor.
III. Kooperatif çalışma grubu için öneriler
1. Kooperatifler içinde de dönüşüme ihtiyaç var. KEİG önümüzdeki dönem boyunca kooperatiflerle bire bir görüşmeler yapmayı düşünüyor.
2. Kooperatifler arası deneyim paylaşımı için bir buluşma düzenlenebilir. Başarılı olanlar nasıl olduklarını, olamayanlar nerelerde tıkandıklarını, ne yaparlarsa daha iyi yol alabileceklerini aktarabilsinler. Alanda epey deneyim birikimi var. Forum yapılabilir.
3. Son olarak alternatif bir model önerisi üzerine konuşuldu; büyük bir kooperatif mümkün olabilir mi? Mesela iller bazında 30-40 kişilik kooperatif grubu ve onun içinden çıkan iş grupları çok geniş bir örgütlenme modeli olabilir. Var olan grupları birleştirmek düşünülemez mi? Tüketim kooperatiflerinin böyle bir potansiyeli olabilir. Bunun üzerine düşünmek gerekiyor. Ya da grup veya birlik olmak? Yerelde örgütlenmenin nasıl kurulacağı da gündemimize alacağımız bir konu olacak.