Çağla Ünlütürk Ulutaş, KEFA[1]
Kadınlar dünyada, bakım kurumlarında çalışanlar dahil, sağlık çalışanlarının %70’ten fazlasını oluşturmaktadır ve pozisyonları gereği COVID-19 ile ön saflarda savaşmaktadırlar (ILO, 2020). Türkiye’de ise kadınlar, hekimlerin %40’ını (OECD, 2017) ve toplam sağlık personelinin %56’sını oluşturuyorlar. Birçok sağlık çalışanı pandemi koşullarında hizmet sunarken her gün yaşadıkları ağır duygusal ve fiziksel baskının ardından evde de okula devam edemeyen çocukların eğitimleri, yemek pişirme ve artan hijyen ihtiyacını karşılamak ve yoğunlaşan ev işleri ile uğraşmak zorundalar. Dahası evde yaşlı, engelli, çocuk bakımı sorumlulukları olan sağlık çalışanları virüs bulaşma riski nedeniyle bu sorumluluklarını yerine getirme konusunda sorunlar yaşıyorlar. Ev içi iş yüklerinin artışı kadın sağlık çalışanlarının gerek mesleki gerek ev içi tükenmişlik riskini artırmaktadır (Türkiye Psikiyatri Derneği, 2020). Hekimler ve hemşireler sağlık çalışanlarının daha çok görünen ve toplum tarafından takdir ve destekle karşılanan meslek mensupları olsalar da, hasta bakıcılık ve temizlik işlerinde çalışan sağlık emekçileri de pandemi döneminde ağır bir yükü omuzluyorlar ve onların da ağırlıklı kısmını oluşturanlar kadınlar. Dahası bu grup pandemi için yapılan ek ödemelerden de yararlanamayan, iş yükleri ve giderleri artsa da gelirleri artmayan 4D’lilerden[2] oluşuyor.
COVID-19 tanısı aldığı bilgisine ulaşılabilmiş 3474 sağlık çalışanının %38’ini hekimler oluşturuyor. Hekim dışı sağlık çalışanlarının meslekleri ebe, hemşire, sağlık teknisyeni, sağlık memuru, eczacı, diş hekimi, temizlik çalışanı, tıbbi sekreter, şoför ve mühendistir. Ancak cinsiyet bazında bilgi mevcut değildir. Sağlık çalışanlarının son dönemde en çok yakındığı sorun artan iş yükü ve kişisel koruyucu ekipman eksikliği ve salgınla ilgili eğitim eksikliğidir (TTB, 2020). Kadın sağlık çalışanlarının hastalarla doğrudan etkileşimde bulunulan alanlarda daha yoğun istihdam edildikleri göz önünde bulundurulduğunda, kadınların hastalığa maruz kalma risklerinin daha yüksek olduğu görülmektedir.
Türkiye sağlık sisteminin mevcut konumuna bakıldığında, bina, yatak ve ekipman alanında oldukça yüksek yatırım yapılmasına rağmen, sağlık çalışanlarının istihdamı ve eğitimi için aynı yatırımın yapılmadığı görülmektedir. Hastane ve yoğun bakım yatağı açısından görece yeterli bir konumda olan ülkemiz, OECD içinde 1000 kişiye düşen hemşire sayısının en düşük olduğu ülkedir. Toplam sağlık ve sosyal hizmet çalışanı sayısında ise OECD içinde Meksika’dan sonra sondan 2. Sıradadır. Hükümetlerin sağlık alanı için ayırdığı harcamaların GSYH’deki oranına baktığımızda da Türkiye, %3,3 ile 36 ülke arasında sondan ikinci sırada yer alıyor. Son sırada %2,8 ile Meksika yer almaktadır (OECD, 2019).
Politika Önerileri:
– Sağlıkta inşaata yönelik yatırımların yerine sağlık personelinin eğitim ve istihdamına yatırım yapılmalıdır. Başta hemşireler olmak üzere sağlık çalışanı sayıları acilen artırılmalıdır.
– Sağlık personelinin kişisel koruyucu ekipman ihtiyacı giderilmeli, COVİD-19 konusunda gerekli eğitimler onlara sunulmalı ve kendilerine COVİD-19 testi yapılmalıdır.
– Sağlık çalışanlarının evdeki bakım sorumlulukları göz önünde bulundurulmalı ve istihdam koşulları ve saatleri buna göre düzenlenmelidir. Özellikle eşlerin her ikisinin de sağlık çalışanı olduğu koşullarda çalışma gün ve saatlerinin ev ve bakım saatleri gözetilerek düzenlenmesi önem taşımaktadır.
– Çoğunluğunu kadınların oluşturduğu sağlık çalışanları halen yoğun şiddetle karşı karşıyadır, Sağlıkta Şiddetin Önlenmesi Yasası işletilmelidir.
– Sağlık hizmetleri alanında cinsiyet ve hiyerarşiye yönelik ayrışma çok derindir. Özellikle pandemi dönemlerinde sağlık çalışanlarına yapılacak ek ödemelerin ve diğer ek faydaların, hekim dışı sağlık personeli ile temizlik ve güvenlik hizmetleri gibi yardımcı sağlık personelini de kapsayacak biçimde ve hakkaniyetle gerçekleştirilmesi önemlidir.
– Özellikle sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı günlerde, sağlık çalışanlarının işyerlerine ve işyerlerinden evlerine ulaşımları zaman kaybına, sağlık ve özellikle geceleri güvenlik riskine yol açmayacak biçimde gerçekleştirilmelidir.
Kaynaklar:
ILO (2020) https://www.ilo.org/global/about-the-ilo/newsroom/news/WCMS_741060/lang–en/index.htm
OECD (2019), Health at a Glance 2019: OECD Indicators, OECD Publishing, Paris, https://doi.org/10.1787/4dd50c09-en.
TTB (2020), Türkiye’de COVID-19 Tanısı Almış Sağlık Çalışanlarının Sayısı Artıyor,
https://www.ttb.org.tr/kollar/userfiles/files/ttbcovid-saglik-calisanlari_-EN-SON.pdf.
Türkiye Psikiyatri Derneği (2020), COVİD-19 Salgınında Sağlık Çalışanlarının Tükenmişlikten Korunma Rehberi, https://www.psikiyatri.org.tr/uploadFiles/14202016552-TukenmislikCOVID.pdf
UNFPA (2020), Toplumsal Cinsiyet Perspektifinden COVID-19, https://www.unfpa.org/sites/default/files/resource-pdf/Turkish_-COVID-19_A_Gender_Lens_Guidance_Note.pdf
[1] KEFA (Kadın Emeği Çalışan Feminist Araştırmacılar), KEİG (Kadın Emeği ve İstihdamı Girişimi Platformu) bileşenidir.
[2] 4D’liler 657 Sayılı Devlet MEmurları Kanunu’nun dördüncü maddesinin D fıkrasında işçi olarak tanımlanan “sürekli işçi kadrolarında belirsiz süreli iş sözleşmeleriyle çalıştırılan sürekli işçiler ile mevsimlik veya kampanya işlerinde ya da orman yangınıyla mücadele hizmetlerinde ilgili mevzuatına göre geçici iş pozisyonlarında altı aydan az olmak üzere belirli süreli iş sözleşmeleriyle çalıştırılan geçici işçilerdir”.